Gürer, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği bir basın toplantısında 2025 yılına yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edilen 2025’in ilk yarısında yaşanan ekonomik ve sosyal zorluklara dikkat çeken Gürer, bu süreçte aile yapısının ciddi biçimde etkilendiğini ifade ederken çözüm önerileri de sunmayı ihmal etmedi. Tarım sektörü, aile yapısı ve ekonomik sıkıntılara dair çarpıcı veriler paylaşarak Türkiye’nin mevcut hükümetinin politikalarını eleştirdi.
2025 yılının “Aile Yılı” olduğunu hatırlatan Gürer, 2024’te “Emekli Yılı” olarak belirlenmesine rağmen, emeklilerin önemli sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını vurguladı. Gürer, “Emekliler, ekonomik ve yaşam sorunlarıyla büyük zorluklar yaşıyor. Aile Yılı’nda da bu zorluklar devam ediyor. Yılın ortasına geldiğimizde aileler üzerindeki etkileri değerlendirmekte fayda var,” dedi. Ekonomik kriz ve doğal afetlerin aile yapısını derinden etkilediğini belirten Gürer, özellikle Nisan ayında meydana gelen don olayının tarım kesiminde ciddi sorunlara yol açtığına dikkat çekti. Böylece kırsaldan kente göçün artacağını ve bu durumun aile yapısında dağılım sorunlarına neden olacağını öngördü.
Ekonomik sıkıntıların aileler üzerindeki etkisini somut verilerle anlatan Gürer, icra dairelerinde yaşanan artışları vurguladı. Resmi verilere göre, 2025’te icra dairelerine ulaşan dosya sayısının 3 milyon 448 bin arttığını belirten Gürer, bunun yanı sıra derdest dosya sayısının 23 milyon 329 bine yükseldiğine dikkat çekti. Ayrıca, Mayıs ayı itibarıyla icra yoluyla satılmaya başlayan taşınır ve taşınmaz varlıklara da yer vererek, bu durumun aile bütçelerine etkisini gözler önüne serdi.
Gürer, vatandaşın bankalara ödediği faiz yükünün de her geçen gün arttığını ifade etti. 2025 yılının ilk üç ayında bankalara ödenen faiz miktarının 226 milyar 86 milyon lira olduğunu ve takibe düşen borçların toplamının 161 milyar 494 milyon liraya ulaştığını söyledi. Bunlarla birlikte, bankalara olan kredi borçlarının toplamının 4 trilyon 425 milyar 331 milyon lira olduğunu belirterek, özellikle tüketicilerin yaşamını sürdürmekte zorlandığını vurguladı.
Ayrıca, geniş tanımlı işsizlik rakamlarının 11 milyon 575 bine ulaştığını aktaran Gürer, yoksulluk oranlarının derinleştiğini ifade etti. Tarım sektöründe yaşanan borç artışlarının dikkat çekici olduğunu belirterek, 937 milyar lira olarak kaydedilen tarım borcunun 34.2 milyar lira daha arttığını ve tarım ürünü ihracatında yüzde 1.6 oranında bir azalma yaşandığını belirtti.
Tarım sektöründeki ithalat bağımlılığına da dikkat çeken Gürer, hayvan ithalatında bu yıl görülmemiş bir artış olduğunu ve bunun tarımın geleceği için alarm verici olduğunu söyledi. 2010 yılından 2025 yılına kadar 10 milyon büyükbaş hayvanın ithal edildiğini belirten Gürer, tarım ürünleri ihracatının gerilemesine rağmen ithalatın arttığını vurgulayarak, bu durumun ekonomik bağımsızlık için ciddi bir tehdit olduğuna dikkat çekti.
Süt üreticilerinin zor durumda olduğuna da değinen Gürer, süt alım fiyatlarının üreticiyi sıkıntıya soktuğunu ve birçok üreticinin yaşamak için ineklerini kesime göndermek zorunda kaldığını ifade etti. Halka yansıyan bu sorunların, devletin politikalarının yetersizliğini gösterdiğini belirterek, bu durumu halkın bizzat yaşadığını dile getirdi.
Son olarak, mevcut yönetimin ekonomik sorunların ciddiyetini görmezden gelmesine dikkat çeken Gürer, çözüm önerilerinin yalnızca seçimle mümkün olabileceğini söyledi. “Eğer Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında olur ve halkın tercihi gerçekleşirse, hiçbir sorun çözümsüz kalmaz,” diyerek halkın kararlarının önemine vurgu yaptı. Üretici ailelerin yaşadığı sıkıntılar azaltılmadığı sürece Türkiye’nin karşılaşacağı sosyal sorunların ve yoksulluk oranlarının derinleşeceğini ifade eden Gürer, erken seçim çağrısını yineleyerek, halkın bu sorunlara eğilmesini talep etti.