Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Marmara Anadolu İmam Hatip Lisesi Oditoryumu’nda gerçekleştirilen “Aile Yılı Veli Sempozyumu”nda önemli açıklamalarda bulundu.
Altun, burada yaptığı konuşmada, günümüzün en büyük sorunlarından biri olan kültür emperyalizmi ve bunun sonuçlarından biri olarak gördüğü dezenformasyon tehdidine vurgu yaptı. Aile yapısını tehdit eden bu tehdidi dikkat çekici bir şekilde tanımladı.
Toplumda bir arada yaşamanın temelinin iletişimle sağlandığını belirten Altun, bu iletişimin ise doğru bilgiye dayandığını ifade etti. Kasıtlı ve sistematik olarak yalanların yayılmasının dezenformasyon oluşturduğunu aktardı.
Mezenformasyon kavramının, bilmeden yalan ve yanlış bilgi yaymak olduğunu açıkladı.
DEZENFORMASYONUN KÜLTÜRLER ÜZERİNDEKİ TEHDİDİ
Altun, dezenformasyonun günümüzde tüm kültürler ve toplumlar için ciddi bir tehdit unsuru haline geldiğini söyledi. Bu tür olumsuzlukların fitne, tevhiş, ifal ve tahrif gibi kavramlarla ilişkilendirilebileceğini dile getirdi.
Ayrıca dezenformasyonun bireylerin yanı sıra aile kurumunu, toplumsal barışı, devletlerin milli güvenliğini ve uluslararası ilişkileri hedef aldığını belirtti. Türkiye’de gündemde olan çeşitli dezenformasyon örneklerine de değindi.
“DEZENFORMASYONUN YAYGIN TÜRLERİ: MANİPÜLASYON VE ÇARPITMA”
Dezenformasyon çeşitlerine dair bilgiler veren Altun, bunun yalnızca yalan uydurmaktan ibaret olmadığını, en yaygın türlerinin manipülasyon ve çarpıtma olduğunu vurguladı. Bağlamı koparmayı ve yanlış ilişkilendirmeleri de bu kavramların içine dahil etti.
Manipülasyon terimi, içinde bir miktar gerçek barındıran dezenformasyonu ifade ettiğini söyledi. Gerçek dışı görsellerin sunumunda kasıtlı müdahalelerin önemine dikkat çekti.
“DEZENFORMASYON, PSİKOLOJİK HARP KAPSAMINDA KULLANILIYOR”
Altun, dezenformasyonun çeşitli yöntemlerle yapıldığını ve buna karşı verdikleri mücadelenin örneklerinden bahsetti. Son zamanlarda parodi ve hiciv hesaplarının bu konuda ciddi bir çaba içinde olduğunu belirtti.
Bu tür içeriklerin toplumsal bir ayrışma hedefine yönelik psikolojik harp amacıyla kullanıldığını ifade etti. Dezenformasyonun yalnızca bireylerin ruh sağlığını değil, toplumun huzurunu ve refahını da tehdit ettiğini belirtti.
Çeşitli savaşların hazırlık aşamasında da dezenformasyon kullanıldığını görmenin mümkün olduğunu aktardı; bunun en çarpıcı örneğinin Rusya-Ukrayna Savaşı kapanışında yaşandığını söyledi.
“DİJİTAL MEDYA, DEZENFORMASYONU ARTIRIYOR”
Altun, dezenformasyonun yeni medya ekosisteminde dijital medya aracılığıyla yayıldığını vurguladı. Özellikle sosyal medya platformlarının bu tehdidi artıran önemli bir etken olduğuna dikkat çekti.
Algoritmaların toplumları nasıl yönlendirdiğini ve bunun bir “algoritma diktatörlüğü” olarak adlandırıldığını belirten Altun, mesajların artık geniş kitlelere değil, hedefe özgü bir şekilde ulaştığını ifade etti.
Mesajların gerçekliği konusunda eleştirel bir bakış açısı geliştirilmesi gerektiği uyarısında bulundu. Herhangi bir bilginin kaynağının sorgulanmasının önemli olduğunu vurguladı.
“TARAFLI PLATFORM RİSKİ”
Altun, sosyal medya platformlarının tarafsız olmadığını, her birinin arkasında ideolojik ve siyasi güçlerin bulunduğunu belirtti. Bu durumun, Türkiye’ye yönelik dezenformasyon kampanyalarının hedeflenmesine yol açtığını söyledi.
Aynı zamanda, dezenformasyon taşıyıcısı olma riskine karşı dikkatli olunması gerektiğini dile getirdi ve hakikatin peşinden koşmanın önemine vurgu yaptı.
TEYİT HATTI
İletişim Başkanlığı bünyesinde, dezenformasyonla mücadele çalışmalarına ağırlık verildiğini ifade eden Altun, bu çabaların milli güvenliği korumak adına önemli olduğuna vurgu yaptı.
Kişilerin, dijital ortamlarda karşılaşılan içeriklerin kaynağını sorgulamalarının gerekliliğine değindi. Kaynağın güvenilirliğinin analiz edilmesinin en temel prensip olması gerektiğini belirtti.
“DEZENFORMASYON YAĞMURUNA DİRENİYORUZ”
Altun, Türkiye’nin dezenformasyona en çok maruz kalan ülke olduğunu ifade etti. Bunun sebeplerinin başında son yıllarda gerçekleşen büyük gelişimlerin geldiğini açıkladı.
Dezenformasyonun en yoğun şekilde karşılaşıldığı zamanlardan biri olan Gezi Olayları’nda yaşananları hatırlatarak, bu süreçteki dezenformasyon yoğunluğu hakkında bilgiler verdi. Aynı zamanda 15 Temmuz sürecinde de benzer durumlar yaşandığını belirtti.
Altun, Türk milletinin bu tür girişimlere karşı direncini ve Cumhurbaşkanlığı liderliğindeki başarılarını da vurgulayarak, Türkiye’nin varoluşu ve iddialara olan bağlılığından asla vazgeçmeyeceklerini ifade etti.