1 Haziran ile 30 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan kasırga sezonunda, 13 ila 19 fırtınaya isim verilmesi bekleniyor. Bu fırtınalardan 6 ila 10 tanesinin kasırgaya dönüşeceği tahmin edilmektedir.
Bilim insanları, bu tür tahminleri aylardan önce nasıl yapabiliyor ve bu yılki beklentiler hangi unsurlar tarafından etkileniyor? İşte cevaplar.
MEVSİMSEL KASIRGA TAHMİNLERİ İKİ ANA İKLİM FAKTÖRÜNE DAYANIYOR
Kasırga sezonuna ilişkin tahminler, esas olarak iki büyük iklim faktörüne dayanıyor. Bunlardan ilki, kasırgaların oluşup büyümesi için ihtiyaç duyduğu enerji kaynağı olan deniz yüzeyi sıcaklığıdır.
Son yıllarda Atlantik Okyanusu’nun alışılmadık sıcaklık seviyelerinde seyretmesi, fırtınaların oluşumunu ve meydana gelen fırtınaların yoğunluğunu artıran bir etken konumundadır.
SEZON İLERLEDİKÇE DAHA KISA VADELİ ETKİLER TAHMİNLERİ ŞEKİLLENDİRİYOR
Kasırga sezonunun başlamasıyla birlikte, tahminciler Sahra Çölü’nden yükselen ve kasırgaları etkileyen toz bulutları gibi kısa vadeli etkenlere odaklanmaya başlıyor.
Ayrıca, Atlantik fırtınalarının çoğunun kaynağını oluşturan Afrika doğu dalgaları ve tropik bölgelerde hareket eden Madden-Julian Salınımı (MJO) gibi faktörler de düzenli olarak gözlemleniyor.
Fırtınaların hızla yoğunlaşmasına yol açabilen Karayipler’den Meksika Körfezi’ne akış gösteren Loop Akıntısı gibi derin sıcak su nehirleri de uzmanların yakından takip ettiği unsurlar arasında yer alıyor.
KASIRGA RİSKİ MEVSİM BOYUNCA DEVAM EDİYOR
Takvim ilerledikçe, fırtınaların meydana geldiği bölgeler ve karaya ulaştırma olasılıkları değişiklik gösteriyor. Yaz aylarının başında Meksika Körfezi daha aktifken, ağustos ve eylül aylarında Afrika kıyılarından gelen dalgalar ciddi bir kaynak haline geliyor.
Kıyıya yakın yaşayanların daima dikkatli olması ve kasırga sezonu uyarılarını ciddiye alması büyük önem taşımaktadır. Tehlikeli geçebilecek bir sezon için sadece bir fırtınanın bile yıkıcı etkileri olabilir.