Geçtiğimiz hafta 53. İstanbul Müzik Festivali, coşku dolu bir şekilde başladı. Yıllar boyu bir araya gelen yöneticiler, sanatçılar ve dinleyiciler, artık büyük bir aile haline gelmiş durumda. Festivalin açılışından sonra gerçekleştirilen ikinci etkinlikte, ünlü çellist Gautier Capuçon ve piyanist Alexandre Kantorow sahne aldı. Bu resital, katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. Her nota, anlatım ve nüans yerli yerinde ve son derece doğal bir şekilde ifade edildi. Brahms, Messiaen ve Cesar Franck’ın keman sonatından yapılan düzenleme, müzikseverleri derin bir saygıyla dinletilerde buluşturdu. Bu etkinlik, festivalin en etkileyici konserlerinden biri olma potansiyeline sahip. Bunun ardından bir sonraki gece, festivalde yine tanınan isimlerden Camerata Salzburg’un üyeleri ile Fazıl Say performans sergiledi. Mozart’ın KV. 467 piyano konçertosu, Fazıl Say’a büyük alkışlar getirdi.
NİL KOCAMANGİL
Pazar akşamı festival kapsamı dışında bir etkinlikte bulunma fırsatı buldum. Grand Pera Emek Sineması’nda gerçekleştirilen konserde, Camerata Concordia topluluğu ile çellist Nil Kocamangi’nin solisti olduğu Haydn’ın 1. Çello konçertosunu dinledik. Şef Artun Hoinic, topluluğu son derece titiz bir şekilde yönetti. Konser, Beethoven’ın 12 Contretanze, WoO.14 eseriyle başladı. WoO, bestecinin opus numarası vermediği yapıtlarına verilen “Werke ohne Opuszahl” ifadesidir. Konser, Mozart’ın K.201, No. 29 Senfonisi ile sona erdi. Nil Kocamangi’yi yıllardır takip ediyorum; kendisi, Albert Long Hall’deki ilk konserlerinden birini vermişti. 15 yaşında orkestra ile ilk konserini vererek, viyolonsel repertuvarının önemli eserlerini yurtiçi ve yurtdışında pek çok orkestra ile icra etti. Sanatçı, 9 yaşında solo viyolonsel eğitimi almaya başlamış, eğitimini yüksek lisansa kadar Dilbağ Tokay (MSGSUDK), Claus Kanngiesser (Hfmt Köln), Marc Coppey (CNSM de Paris) ve Gautier Capuçon’un (Classe d’Excellence de Violoncelle-FLV Paris) sınıflarında tamamlamıştır. Ayrıca Itamar Golan (CNSM de Paris) ve Miguel Da Silva’nın (Ysaye Kuartet, CRR de Paris) sınıflarında oda müziği üzerine yüksek lisans diplomaları bulunmaktadır. 2019’da Almanya’da doktora eğitimini tamamlayan Kocamangi, 2021 yılından itibaren “İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali ve Müzik Akademisi”nin kurucusu ve genel sanat yönetmeni olarak görev almaktadır. Ayrıca MSGSÜ Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde doçent ve CRR Konser Salonu Sanat Danışma Kurulu üyesidir.
ALİ DOĞAN SİNANGİL’İ YİTİRDİK
Geçtiğimiz hafta çok kültürlü bestecimiz Ali Doğan Sinangil hayatını kaybetti. 1934 yılında dünyaya gelen Sinangil, 1941’de Galatasaray Lisesi İlkokulu’nda eğitim alırken müzik öğretmeni İsmail Hakkı Sunat tarafından yeteneği keşfedildi. Seyfeddin Asal ve Ali Sezin ile keman eğitimi aldı. 1954 yılında Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra Almanya’ya mühendislik eğitimi için gitti. Almanya’da, lise yıllarında ilgi duyduğu 20. yüzyıl müziğini daha derinlemesine inceledi. 1955-1960 yılları arasında Darmstadt Müzik Enstitüsü’nde Scherchen, Maderna, Boulez, Ligeti, Stockhausen gibi yeni müziğin önde gelen bestecileriyle tanışma fırsatı buldu. 1980 yılına kadar aile şirketinde çalıştıktan sonra, bestelerine odaklanma kararı aldı. İlk eserleri, ton kavramından uzak, açık form denemeleri olarak değerlendirildi. 1969 sonrası döneminde ise çalışmalarında tasavvuf felsefesinin izleri belirgin hale geldi; Mevlana Oratoryosu gibi eserler bu döneme örnek teşkil etmektedir. Geleneksel sanatlarla Anadolu Türk kültüründen kopmadan, gizli olanı özümseyerek farklı bir müzik dili oluşturdu. Eserlerinde 12 ses dizileri kullanmış ve zaman zaman “rastlamsallık” kavramına da yer vermiştir. Özellikle “Bağdat Hatun” operası, dört senfonisi, Mevlana Oratoryosu, viyolonsel ve keman konçertoları, oda orkestrası ve oda müziği için yazılmış eserleri, piyano parçalarıyla birlikte geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu çok yönlü çağdaş bestecimizin pek çok eseri hâlâ gün yüzüne çıkmayı beklemektedir. Orkestralarımızın ve müzik kurumlarımızın bu değerli çalışmalara dikkat çekmelerini bekliyoruz!