“Elmanın Isırığı, Murphy’nin Laneti ve Araftaki İnsanlar”
Yazan: Mehmet Saatçi | Girdap Haber – Özel
Apple’ın logosundaki ısırılmış elma, teknoloji çağının en bilinen simgelerinden biri. Peki bu ısırık, sadece bir tasarım tercihi mi, yoksa kadim bir anlatıya gizlenmiş bir gönderme mi? Kimi çevrelere göre bu elma, Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasına neden olan yasak meyvenin ta kendisi. Eğer bu doğruysa, akıllara şu soru geliyor: Apple bu sembolle neyi temsil ediyor, kimlere ne mesaj veriyor?
Yüce Yaradan’ın adaletinden şüphe duyulmayan bir dünyada, yalnızca bir ısırık için cennetten kovulmak ne kadar mümkün? Yoksa burada başka bir mecaz mı var? Belki de o elma sadece bir teknoloji değil, bir uyanış metaforu…
Tıpkı bu sabah, intihar etmek için çatıya çıkıp sonra “toplum vicdanı” tarafından dövülerek aşağı indirilen bir vatandaş gibi… Çaresizliğin, deliliğe değil; ironik bir mizaha dönüştüğü bir ülkede yaşıyoruz.
Ve sonra bir çığlık:
“İch möchte çiğ köfte, yanaklarında das gamze!”
Tanışırsan “ich heisse”, tanışmazsan “şayze”…
Günlük hayatın ruh hali, Türkçe-Almanca karışımı sokak felsefesiyle karşımıza çıkıyor. Kim bilir, belki de en derin gerçekler bu ironilerde gizlidir.
Kavanozlardaki Hayatlar ve Yarım Asırlık Tanıklık
Yazar, kavanozlarda yaşamaya mahkûm edilmiş tıbbi kadavraları anıyor. Allah kimseyi oralara düşürmesin diyerek, hem bedensel hem de ruhsal bir yalnızlığa işaret ediyor. Ardından kendi tanıklıklarını sıralıyor:
“1 ihtilal, 1 kalkışma, 7 ekonomik kriz, Vietnam’dan Kosova’ya, Suriye’den Ukrayna’ya savaşlar, SSCB’nin çöküşü, Berlin Duvarı, Covid-19… ve Ajdar, Nihat Doğan gibi sosyolojik vakalar.”
Tüm bu yaşananlar, kader mi yoksa Murphy’nin sarkastik yasaları mı?
“Eğer bir şeyin kötü gitme ihtimali varsa, kesinlikle kötü gider.”
Bizdeki karşılığı daha doğrudan: “Gusülün önemi.”
Dualar, Pirinçler ve Sosyal Sahtekârlık
Yazar, dualarına yeni bir boyut katmış:
“Sadece hayırlısını değil, kolayını da dileyin.”
Allah zorluk istemez, kolaylıkla gelen hayır en makbulüdür.
Pirince taş karıştıran tüccarlar gibi hayatın terazisinde hile yapanlar, sonunda o taşı tek tek ayıklamak zorunda kalır. Hileli hayatların sonu her zaman temizlikle biter. Çünkü hakikat kendini eninde sonunda gösterir.
Son Söz: Cesaret Bulaşıcıdır!
Tüm bu yazılanlar bir haykırış, bir çağrı…
İsimsiz insanların sesi, toplumun içten içe bastırdığı duygularıdır bu cümleler.
Ve unutmayın:
“Cesaret bulaşıcıdır.”
Yarın için değil, bugün için cesur olun!
Mizah bir kalkandır ama aynı zamanda en keskin kılıçtır.
Ve belki de bu yazı, sadece bir taş değil, bir uyanış kıvılcımıdır…