Adalet Böyle Olmamalı: Bugünü Temizliyorsak, Dünü de Hesaba Çekmeliyiz!
Bu ülkede nihayet bir şeyler değişiyor gibi. Gün geçmiyor ki bir rüşvet çarkı çökertilmesin, bir kamu görevlisi rüşvet suçundan tutuklanmasın. Belgelerle, tutanaklarla, kameralarla tespit edilen yolsuzluklar artık halının altına süpürülmüyor. Devlet, yetim hakkını yiyeni adaletin önüne çıkarıyor. Helal olsun, dememek elde değil.
Ama insan sormadan da edemiyor: Bu sistem neden geçmişte işlemedi?
Dönelim 20 yıl geriye… Hadi bir 40 yıl geriye… İsimler farklı, ama oyun hep aynıydı. Gümrüklerden başlardı vurgun, emniyete sıçrardı, oradan adaletin koridorlarına süzülürdü. Maliye, belediyeler, bakanlıklar… Devletin hangi kurumunda temiz kalabilmiş bir yapı vardı ki?
Bugün rüşvet aldığı için tutuklananların bir kısmı geçmişin çarkında da vardı. Kimileri terfi aldı, kimileri “emekli olup köşesine çekildi”. Ama kazandıkları servetin kaynağı hâlâ sır.
Eğer gerçekten bir arınma süreci başladıysa – ki umudumuz budur – o zaman geçmişin defterleri de açılmalıdır. Bugünün suçlusu cezalandırılırken, dünün göz yumanı, dünün hırsızı da adaletin terazisine çıkmalıdır.
Emekli olmuş ama mal varlığı dudak uçuklatan herkes sorgulanmalı. Kim neyi nereden kazandı, devletten aldığı maaşla hangi arsayı, hangi yatı, hangi katı aldı ortaya konulmalı. O zaman işte, bu halk devlete sadece güvenmekle kalmaz, elini değil, ayağını öpmeye bile hazır olur.
Ama bu iş sadece “ötekileri” değil, “bizden” olanı da kapsarsa…
Yani kendi yakınını, kendi partilisini, kendi akrabasını da yargılayabiliyorsa devlet… İşte o zaman hukuk gerçekten üstün olur.
Aksi halde, sadece karşıt görüşte olanları cezalandıran bir adalet mekanizması, adalet değil; siyasi rövanş olur. Ve halk bunu elbet fark eder.
Bu milletin artık tahammülü yok. Ne yeni rüşvetçilere, ne eski hırsızlara…
Gerçek temizlik, ancak geçmişle yüzleşerek olur.
Varsa elinizde dürüstlük terazisi, eski defterleri de açın. Açın ki adalet yerini bulsun.
Açın ki bu halk bir gün gerçekten huzur bulsun.