USD42,96
%0.07
EURO50,53
%0.13
BIST11.220,17
%0
Petrol61,24
%-0.15
GR. ALTIN5.978,99
%-0.24
BTC3.797.571,44
%-0.07
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Hüdaverdi BİLEN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İçimizdeki Haşeratlar!

İçimizdeki Haşeratlar!

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İçimizdeki Haşeratlar!

Birileri kılık kıyafet ile medeni olunduğunu zannediyor.
Bu düşünce yeni değil, taa eskiden gelen bir anlayış bu…
Kökten yanlış, toptan anlamsız bir algı..

Tanzimat döneminde, Galatasaray lisesi öğrencileri bu konuda başı çekiyor.
Yaşanmış çok örnekler var.
Mesele:
Edebiyatımızın temel taşlarından olan Ahmet Haşim bu yüzden öğrencilik yıllarında GS listesinde hep dışlanmış, hakir görülmüş.
Aynı şekilde Hüseyin Cahit Yalçın da dışlanmış hakir görülmüş öğrenciler tarafından.
Yine ünlü edebiyatçı Muallim Naci de edebiyat öğretmeni olarak GS lisesine tayin olduğunda kıyafetinden dolayı, öğrenciler arasında istenmeyen biri ilan edilmiş…
O da sonunda okuldan ayrılmak zorunda kalmış.
Yerine yine yazar olan Recaizade Mahmut Ekrem gelmiş.
Batılı gibi giyinen; başında fôtür şapka, fularlı, gözlüklü, şık takım elbiseli biri olduğu için, öğrencilerin gözdesi olmuş.
GS liseli Tevfik Fikret anılarında bile bu durumdan bahsediyor

Nasreddin Hoca’nın “Ye Kürküm Ye” fıkrası da kıyafet üzerinedir.

Bu algı hiç çökmedi gitti günümüzde de…
Kravatlı, takım elbiseli, şık giyimli, süslü püslü görünümlü olanlar toplum içinde daha bi saygı duyulur oldu…

Hele bir de “açık -kapalı” mevzusu var ki tam bir dejenere yani toz kültür ürünü…
Öyle ki bazı kesim; şortlu, kısa etekli, dekolte giyimli olanlara modern gözüyle bakarken, kapalı giyinen başı kapalı, Anadolu kadınına özgü giyim tarzına sahip olanlara, aynı kesim gerici, yobaz gözüyle bakar oldu…
Bu bakış açısı hala bazı kendini batılı, aydın, kültürlü zanneden aşağılık kompleksi içinde olanlar arasında devam ediyor ne yazık ki…
Bu tiplerin bazıları da kapalı giyimli birini görünce, kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyor.
Televizyonlarda bu tür olayları gördük çarşıda, pazarda, özellikle toplu taşıma araçlarında…

Bu işin bu noktaya gelmesinde suçun topu siyasilerde.
Oy uğruna toplumu “gerici -modern” diye böldüler.
Bir nevi istismarcilik pirim yaptı…

Bu istismarcı, yamyam siyasetçilere karşı toplum daha bilinçli olsa, kılık kıyafet ile adam olunmayacağını iyi bilse, akıl ve zekanın en önemli insanı değerler olduğunu bir anlasa her türlü istismarcilik sona erer…
Biz de toplum olarak barış ve huzur içinde, birlik beraberlik ortamına kavuşuruz…

Bize rehber aklımız olmalı..
Aklımızı evde unutarak yaşarsak, bir çoban gelir bizi güder, tıpkı bir koyun sürüsü gibi…

Sürü olmayalım…
Düşünen, sorgulayan bireyler olalım…
Kimseye vagon olmayalım..

Bu ülkeye zarar veren hiç bir oluşumun, siyasi yapının içinde olmayalım..

Önce ülkem anlayışına sahip olalım…
Çünkü;
Ülkemiz yoksa
Biz de yok oluruz…!

Hüdaverdi BİLEN

İçimizdeki Haşeratlar!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!