USD42,95
%0.05
EURO50,52
%0.1
BIST11.261,52
%0.37
Petrol61,06
%-0.44
GR. ALTIN5.973,37
%-0.33
BTC3.780.601,61
%-0.51
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Acil servislerde yoğunluk arttı: Sessizce yükselen tehlike!

Acil servislerde yoğunluk arttı: Sessizce yükselen tehlike!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uzun süredir hayatımızdan çekilen koronavirüs, bu yaz sessiz sedasız geri döndü. Son bir haftada hastanelerde artan başvurular ve yeni Omicron alt varyantlarının hızla yayılması endişeleri artırıyor. Yeni dalga kapıda mı? Belirtilerde ne gibi değişiklikler var? En çok hangi yaş aralığında gözüküyor? Uzmanlar saha gözlemlerini ve kritik uyarılarını Hurriyet.com.tr’ye anlattı.

Bir süredir adını bile anmadığımız, hayatımızdan tamamen silinmiş gibi görünen koronavirüs, son günlerde sessiz ama hızlı bir şekilde yeniden gündeme girdi. Grip benzeri semptomlarla hastaneye başvuran çok sayıda kişiye Covid-19 teşhisi konulması, toplumda “geri mi dönüyor?” sorularını beraberinde getirdi. Özellikle kalabalık ortamlarda yayılımın hızlandığına dair veriler, uzmanları yeniden uyarı yapmaya sevk etti.

Çevremde art arda koronavirüs tanısı alanlar çoğalmaya başlayınca konuyu özel bir hastanenin acil servis sorumlusu olan Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Alpar ile Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Soysal’a danıştım.

Dr. Süleyman Alpar, “2025 yazına ait kesin vaka sayıları ve başvuru oranları açıklanmamış durumda. Buna rağmen, sahada çalışırken pandemi polikliniklerinin çoğunun kapanması ve koronavirüs şüphesi taşıyan hastaların doğrudan acil servislere yönelmesi nedeniyle başvurularda artış yaşadığımızı söyleyebilirim. Ayrıca meslektaşlarımızdan gelen geri bildirimler de yataklı servislerde ve yoğun bakımda koronavirüs hastalarının belirgin bir yükselişe geçtiğini doğruluyor” ifadelerini kullandı.

‘NIMBUS VE STRATUS GİBİ YENİ OMİCRON ALT VARYANTLARI  YAZ DALGASINA YOL AÇTI’

Nimbus (NB.1.8.1) ve Stratus (XFG) gibi yeni Omicron alt varyantlarının ortaya çıkması, dünya genelinde bir yaz dalgasına yol açtığını söyleyen Dr. Süleyman Alpar, “Dünya Sağlık Örgütü ve ABD verileri, özellikle çocuklar ve yaşlılar gibi hassas gruplarda test pozitifliğinin ve acil servis başvurularının arttığını, ancak şimdilik hastanelerin kapasitesini zorlayacak düzeye ulaşmadığını gösteriyor. Türkiye’de resmî veriler olmasa da benzer bir artış eğilimi gözlemlediğimi çok net bir şekilde söyleyebilirim” dedi.

ÖNCEKİ DÖNEMLERLE KIYASLARSAK BELİRTİLERDE BİR DEĞİŞİKLİK VAR MI?

“Acil serviste karşılaştığımız koronavirüs vakaları, Omicron soylarının etkisiyle genelde üst solunum yolu enfeksiyonu tablosu çiziyor” diyen Dr. Süleyman Alpar, şu önemli bilgilerin altını çizdi:

“Burun tıkanıklığı veya akıntısı, öksürük, halsizlik, ateş veya titreme, baş ve kas ağrıları, boğaz ağrısı, hapşırma, nefes darlığı, ishal, mide bulantısı/kusma ve bazen tat‑koku kaybı gibi semptomlar en sık gördüklerimiz. Yeni varyantlarda da bu belirtiler büyük ölçüde değişmedi; ateş, öksürük, hapşırma, burun akıntısı, baş ve kas ağrıları hâlâ en sık şikâyetler. Bazı hastalarda bu tabloya ishal ve bulantı gibi sindirim sistemi şikâyetleri de eklenebiliyor.”

JİLET GİBİ BOĞAZ AĞRISINA DİKKAT!

Ayrıca Dr. Süleyman Alpar, “Öne çıkan Nimbus (NB.1.8.1) varyantı, halk arasında “jilet gibi boğaz ağrısı” olarak tarif edilen daha keskin boğaz ağrısı ile dikkat çekiyor” dedi ve ekledi:

— İngiltere Ulusal Sağlık Servisi yetkilileri, bu varyantın belirgin bulgularının keskin boğaz ağrısı ve boyundaki lenf bezlerinde şişme olduğunu; bunun dışında yorgunluk, ateş ve kas ağrısı gibi klasik COVID semptomlarının da görüldüğünü bildiriyor. Ülkemizdeki ise Nimbus’un burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk, hapşırma ve boğaz ağrısının yanı sıra mide bulantısı, kusma ve ishal gibi sindirim sistemi ile ilgili şikâyetler yapabildiği gözlemlemekteyiz.

— Stratus (XFG) varyantı ise Avrupa ve Hindistan’da yaygınlaşıyor ve semptomları Omicron’un diğer soylarıyla benzer seyrediyor: Titreme, nefes darlığı, boğaz ağrısı, yorgunluk, baş ağrısı, bulantı‑kusma, kas ağrıları, ishal ve bazı durumlarda tat/koku kaybı. Bazı hastalarda ses kısıklığına yol açtığı da bildiriliyor.

Acil servislerde yoğunluk arttı: Sessizce yükselen tehlike! Grip sanılıyor, boğazı ‘jilet gibi’ yakıyor

COVID-19 TANISI PANDEMİDEN GÜNÜMÜZE NASIL DEĞİŞTİ?

Test uygulamaları hâlâ rutin olarak sürdürülüyor mu, yoksa tanı daha çok hasta şikâyetleri ve semptomlara göre mi konuluyor?

Bu soruma “Acil serviste görev yapan bir hekim olarak, tanı sürecinin hâlâ bilimsel testlere dayandığını vurgulamalıyım. Uluslararası kılavuzlar, COVID 19 tanısında nükleik asit amplifikasyon testlerini (PCR veya benzeri NAAT) öncelikli yöntem olarak kabul ediyor” cevabını veren Dr. Süleyman Alpar, şöyle devam etti:

— PCR, virüsün genetik materyalini tespit ettiği için en güvenilir yöntemdir; hızlı antijen testleri ise daha çabuk sonuç verir ancak duyarlılıkları daha düşüktür ve ilk test negatif çıksa bile birkaç gün arayla tekrarlanması gerekir. Semptomu olan kişilerin test yaptırması ve test sonucu netleşene kadar izolasyonda kalması tavsiye ediyoruz.

— Türkiye’de pandemi başındaki test merkezleri ve koronavirüs poliklinikleri büyük ölçüde kapandığından, hastalar genellikle evde kullanılan antijen testleriyle ya da hastanelerin laboratuvarlarında yapılan PCR testleriyle tanı alıyor. Olabilecek yeni bir vaka artışı durumunda, acil servislerin test hizmeti sağlamaya devam etmesi önemli bir rol oynuyor. Yüksek ateş, boğaz ağrısı veya öksürük gibi belirtiler tek başına COVID tanısı koymak için yeterli değildir; zira grip ve diğer solunum yolu enfeksiyonları da benzer bulgulara neden oluyor.

VAKA ARTIŞI EN ÇOK BU YAŞ ARALIĞINDA ORTAYA ÇIKIYOR

Dr. Süleyman Alpar, dünya genelindeki verilere bakıldığında yaz sonuna doğru artan Covid-19 vakalarının en çok küçük çocukları etkilediğini belirtiyor.

Alpar, en yüksek başvuru oranlarının 0-4 yaş grubunda görüldüğünü ifade etti. Türkiye’de çocuklara yönelik resmî verilerin paylaşılmaması nedeniyle net rakam vermenin zor olduğunu dile getiren Dr. Süleyman Alpar, sahadaki gözlemlerine dayanarak önemli bir tablo çizdi.

Yaz tatili sonrası, özellikle kreş ve okul öncesi çağdaki çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonu şikâyetleriyle acil servislere başvuruların arttığını belirten Alpar, bu vakaların büyük çoğunluğunun hafif seyrettiğini söyledi. “Ateş ve üst solunum yolu belirtileri ön planda oluyor. Destekleyici tedavi ve evde izolasyon genellikle yeterli” diyen Alpar, kronik hastalığı olan ya da bağışıklık sistemi zayıf çocuklar için hatırlatma dozlarının ihmal edilmemesi gerektiği konusunda da uyarıda bulundu.

COVID-19, GRİP VE RSV ENFEKSİYONLARI AYNI ANDA GÖRÜLEBİLİR Mİ?

Prof. Dr. Ahmet Soysal, Covid-19’un grip (influenza) ve RSV gibi diğer solunum yolu virüsleriyle “birleşmesi” gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtti. Soysal, günümüzde grip ve RSV enfeksiyonlarının COVID-19’dan daha ağır seyretme eğiliminde olduğunu vurguladı.

“Nadir durumlarda, bir çocuk aynı anda hem RSV hem COVID-19 ya da influenza ve COVID-19 enfeksiyonu yaşayabilir” diyen Soysal, böyle durumlarda klinik tablonun genellikle daha ağır seyreden virüsün belirtileriyle şekillendiğini, ancak diğer virüse ait semptomların da eşlik edebileceğini ifade etti.

NASIL ÖNLEMLER ALINMALI?

Prof. Dr. Ahmet Soysal, Covid-19’un damlacık ve hava yoluyla bulaştığını hatırlatarak, hastalığın yayılmasını önlemek için bazı temel önlemlerin önemine dikkat çekti.

Soysal, öncelikle hasta kişilerle temastan kaçınılması gerektiğini, hasta olan çocukların ise okula veya kreşe gönderilmemesinin hayati olduğunu vurguladı. Kreş ve okul yönetimlerinin bu konuda özellikle titiz davranması gerektiğini belirtti.

Soysal ayrıca, kapalı ve kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulması, açık ve iyi havalandırılan alanlarda vakit geçirilmesinin önemine işaret etti. Kronik rahatsızlığı veya daha ağır hastalığı bulunan kişilerin, kalabalık ve kapalı ortamlarda maske takarak kendilerini korumasının faydalı olacağını söyledi. Son olarak, el hijyenine büyük önem verilmesi gerektiğini ve ellerin sık sık su ve sabunla yıkanmasının virüsle mücadelede kritik rol oynadığını sözlerine ekledi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
1
_a_rm_
Şaşırmış
Acil servislerde yoğunluk arttı: Sessizce yükselen tehlike!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!