Kâğıt Kokusu Yerini Ekran Işığına Bıraktı…

ÇOK YAKINDA DİJİTAL YAYINDAYIZ!

Pazar sabahı…
Eskiden bu saatlerde bir gazete, bir kitap alırdım elime.
Kâğıdın kokusu, kahvenin buharına karışırdı.
Şimdi elimde telefon var; parmağım sayfa çevirmiyor, ekran kaydırıyor.
Ve anlıyorum ki artık sadece ekonomi değil, alışkanlıklarımız da değişti.
Geçtiğimiz hafta birkaç yayıneviyle konuştum.
Hepsi aynı cümleyi kurdu:
“Abi kitap satılmıyor. Masraf çok, okur az.”
Bir zamanlar bir ülkenin hafızasını taşıyan yayın dünyası, bugün sessiz bir bekleyişte.
Kâğıt, mürekkep, dağıtım… Her şey dövize bağlı.
Okur içinse kitap, ne yazık ki bir lüks haline geldi.
Ama ben pes etmedim.
Çünkü bazı kitaplar vardır, basılmasa da yaşar.
Gerçek, kâğıda değil, yüreğe kazınır.
Bu yüzden ben de “Girdabın İçinden – Susurluk Skandalı” kitabımı,
dijital ortamda yayımlama kararı aldım.
O kitap, sadece bir dönemi değil, bir sistemin çöküşünü anlatıyor.
Devletin, medyanın ve yeraltı dünyasının birbirine karıştığı o karanlık yılları…
Ve bugün, aynı girdabın içinde sürüklenen bir topluma ayna tutuyor.
Belki matbaada basılmadı,
ama internetin her köşesinde yankılanacak.
Belki rafta durmayacak,
ama insanların vicdanında yer edecek.
Çünkü mesele kitap satmak değil dostlar,
mesele gerçeği yaşatmak.
Ve gerçek, kâğıtla değil, cesaretle yazılır.
Bu ülke yeniden kitap kokusuna,
gerçeğin sesine, düşünmenin değerine kavuşana kadar yazmaya devam edeceğim.
“Elektriğimiz kesilmediği sürece… bu hikâye bitmeyecek.”