Meyve Diyetiyle 20 Kiloya Düşen Fenomenin Ölümü: “Doğal Yaşam” Takıntısı Bir Hayatı Aldı

Polonyalı sosyal medya fenomeni Karolina Krzyzak, “doğal yaşam” ve “ruhsal temizlik” sloganlarıyla milyonlara ilham verdiğini sanıyordu.
Ancak yalnızca meyveyle beslendiği “frutaryen” diyeti, genç kadının bedenini yavaşça çökertti.
Bali’de kaldığı otel odasında cansız bulunana kadar, ailesi ve dostları ona defalarca “yardım al” dedi.
Ama o, “Bedenim arınıyor, ruhum yükseliyor” diyerek her uyarıyı reddetti.
Sosyal medyada “ışıkla besleniyorum”, “meyve bedenin saf enerjisidir” gibi paylaşımlar yapan Karolina, son döneminde 20 kilonun altına kadar düşmüştü.
Kaslar erimiş, kemikler belirginleşmiş, saçları dökülmüş, dişleri çürümüştü.
Buna rağmen kendini “doğaya dönen, saf ruhlu” bir insan olarak görüyordu.
Meyvecilik (Frutaryenlik) Nedir ve Neden Tehlikelidir?
Frutaryenlik, yalnızca çiğ meyveyle beslenme anlayışına dayanır.
Savunucularına göre meyve, “tanrının saf enerjisidir.”
Ancak bilimsel olarak bu tür bir diyet, protein, yağ, B12, demir, kalsiyum ve omega-3 gibi yaşamsal besinlerin alınmamasına neden olur.
Vücut, bu eksiklikleri uzun süre telafi edemez.
Kas erimesi, kemik zayıflığı, hormon bozuklukları, beyin sislenmesi ve bağışıklık çökmesi kaçınılmaz hale gelir.
Meyve, bedene enerji verir ama tek başına bir yaşam kaynağı değildir.
Su içmek hayat verir; ama yalnızca su içmek insanı yaşatmaz.
Deniz Egece Yorumu: Zayıflamak Bir Yiyecek Meselesi Değil, Bir Zihin Meselesidir
Bugün birçok insan, “doğal beslenme” adı altında bedenine zulmediyor.
Kimi karbonhidratı, kimi proteini, kimi yağı düşman ilan ediyor.
Oysa insan bedeni, doğanın dengesine göre yaratılmıştır.
Her hücre, çeşitliliğe ihtiyaç duyar.
Tek tip beslenme, zihinsel saplantının bedendeki yansımasıdır.
Zayıflamak veya arınmak, yiyeceği değiştirmekle değil; zihni temizlemekle olur.
Zihin açgözlüyse, beden aç kalır.
Zihin korku doluysa, beden kendini savunmaya alır.
Zihin “yağlar kötü” diye inanmışsa, vücut besinleri yağ olarak depolar.
Benim yıllardır anlattığım gibi:
Zihin yönetilmeden beden değişmez.
İradenin, inancın ve bilinçaltının birlikte çalışması gerekir.
Bedenin ideal formu, yalnızca doğru enerji yönlendirmesiyle oluşur.
Sosyal Medya: Modern Çağın Sessiz Zehri
Karolina’nın trajedisi yalnızca bireysel bir olay değil;
sosyal medyanın nasıl bir toplumsal hipnoz yarattığının da göstergesidir.
Filtreli bedenler, yapay mutluluklar, “detoksla arındım” paylaşımları…
Hepsi, milyonlarca insana yanlış sağlık imajı satıyor.
Bugün birçok insan “beğeni almak” uğruna sağlığını kaybediyor.
Gerçek bilgi yerine, görsel tatmin peşinde koşuyor.
Oysa sağlık; fotoğrafta değil, farkındalıkta başlar.
Sosyal medya, zayıflamayı “mükemmel görünmek” olarak pazarlıyor.
Oysa zayıflama, “dengeye dönmek”tir.
Ne eksik ne fazla…
Ne saplantı ne ihmal…
Gerçek sağlık, denge sanatıdır.
Uzmanlardan Uyarı
Beslenme uzmanları, “meyve diyeti”, “detoks orucu”, “çiğ beslenme” gibi uç yaklaşımların
uzun süreli uygulandığında organ yetmezliği ve ölüm gibi sonuçlara yol açabileceğini belirtiyor.
Her bireyin biyolojik yapısı, ihtiyaçları ve psikolojisi farklıdır.
Bir başkasının bedeni için doğru olan, sizinkine zehir olabilir.
Gerçek Arınma Zihindedir
Arınmak, sadece bedenle değil, zihinle yapılır. Zihinsel arınma olmadan yapılan her “detoks”,
sadece kasları, organları ve yaşam enerjisini eritir. Kendini sağlıklı sanan birçok insan, aslında
zihinsel kirlenmenin pençesinde yaşıyor. Gerçek arınma; korkulardan, suçluluk duygusundan,takıntıdan ve onay arayışından kurtulmakla başlar. Bedenin dengesi, zihnin dengesidir. Ve her şeyin başı: bilinçtir.
Deniz Egece, Şükran ve Sevgiler