Sosyal Medya Kerhaneye Döndü: Dijital Kirliliğin Bu Ülkeye Bedeli Ağır Olacak!”
Bir gerçeği artık kabullenmek zorundayız:
Sosyal medya kontrolsüz değil; kasten başıboş bırakılıyor.
X, Instagram, TikTok…
Hepsi hoyratça kullanılan, ahlakın, mahremiyetin, değerlerin lime lime edildiği bir arenaya dönüştü.
Orada artık ne edep var, ne ölçü var, ne de çocuklarımızı koruyacak bir filtre.
Ortaya çıkan tabloyu tarif etmek için yumuşak kelimeler yetmez:
Burası dijital bir çöküş alanı.
Ve en acısı ne biliyor musunuz?
Bu rezillik göz göre göre, herkesin gözü önünde oluyor.
“Burası özgürlük alanı” diyerek ahlaki çürümeyi meşrulaştırıyorlar
Bugün sosyal medya şirketleri özgürlük kelimesinin arkasına saklanıyor.
Özgürlük?
Özgürlük başkasının gözünü, zihnini, çocuğunu korumakla birlikte var olur.
Eğer bir 10 yaşındaki çocuk, algoritmanın önüme attığı teşhir dolu içeriklerle karşılaşıyorsa…
Eğer gençler mahremiyeti para uğruna feda eden bir sisteme özendiriliyorsa…
Eğer toplumun en kırılgan kesimi dijital çöplüğe maruz kalıyorsa…
Bunun adı özgürlük değil, düpedüz sistematik çürümeye göz yummaktır.
Bu platformlar her şeyi izliyor ama nedense ahlaksızlığı filtrelemiyor
Bir düşünün:
• Konuşmalarınızı dinliyorlar,
• Beğenilerinizi takip ediyorlar,
• Hangi fotoğrafa kaç saniye baktığınızı biliyorlar,
• Ne alıp satacağınızı tahmin ediyorlar…
Ama iş tehlikeli, yozlaştırıcı, teşhiri teşvik eden içeriklere geldi mi,
nedense herkes kör oluyor, sağır oluyor, dilsiz oluyor.
Neden?
Çünkü bu içerikler para kazandırıyor.
Algoritma ahlak tanımaz.
Algoritma kâr bilir.
Bunu bu kadar açık söyleyeyim:
Toplumun çürümesi, onların kasasını dolduruyor.
Aile yapısı eriyor, gençlik dejenerasyona sürükleniyor, fakat kimse kıpırdamıyor
Bu mesele sadece ahlak meselesi değildir.
Bu mesele:
-
toplumsal güvenliğin,
-
zihinsel sağlığın,
-
aile yapısının,
-
nesil sorumluluğunun
tam merkezindedir.
Bugün sosyal medyada yaşanan yozlaşma, yarın toplumun geleceğini zehirler.
Bugün “aman ne olacak ki” denen içerikler,
yarın neslin yönünü değiştirir.
Bu tehlikenin büyüklüğünü göremeyenler ya kördür ya da işlerine öyle gelmektedir.
Benim için üçüncü ihtimal yok.
Devlet de aileler de sosyal medya şirketleri de artık sorumluluk almaya mecburdur
Buradan açık çağrı yapıyorum:
-
Sosyal medya şirketleri, bu ülkenin çocuklarını korumak zorunda.
-
Devlet daha sert düzenlemeleri devreye sokmak zorunda.
-
Aileler çocuklarını dijital dünyanın içine kontrolsüzce bırakmamak zorunda.
-
Toplum bu çürüme karşısında artık susmamak zorunda.
Yoksa hep beraber bir dijital felaketin içine sürükleniyoruz.
Ve dönüşü olmayacak bir noktaya hızla yaklaşıyoruz.
Son Sözüm: Bu sessizlik utançtır!
Ben Haluk GİRTİ olarak susmam.
Ben yazmamazlık da etmem.
Gerçek neyse yazarım.
Bugün sosyal medyanın geldiği nokta, bu toplum için bir tehdittir.
Gözümüzün önünde bir nesil tüketiliyor.
Ve eğer biz sustukça, bu düzen daha da büyüyecek.
Ben Haluk Girti olarak buradayım, bu çürümeyi yazacağım, söyleyeceğim, teşhir edeceğim.
Çünkü gerçek gazetecilik, herkesin sustuğu yerde konuşma cesaretidir.
