
1977 yılında Hürriyet Gazetesinde, gözümü gazeteciliğe açtığımda, ürkek bir kuş gibiydim.
Meslek büyüklerimizin biz gençlerden istekleri emir kabul ederdik
Günlerden bir gün, arkadaşlarımızdan biri, hesapsız, kitapsız bir hareket yaptı.
Devrinin en ünlü muhabirlerinden Celalettin Abi odasından çıktı ve arkadaşımızın kulağına yapıştı.
Eskiden, kulak çeken meslek büyüklerimiz vardı.
İyi ki de vardı.
Şimdi kulak çekmek bir yana, kimse eleştiriye bile tahammülsüz.
Herkes, her şeyi biliyor.
Güçlü birinin kayığına binip, o tekneyle, arkadan rüzgarı da alarak, kısa sürede zirveye uçup gidenleri biliyoruz.
Kayık batıp, nazik bedenler soğuk suyla temas ettiğinde, dağın tepesinden ovaya iniş yapıyorlar ama nafile.
Güzel bir söz var, diyor ki; “masada kimin av olduğunu göremiyorsan, bil ki av sensin”.