USD42,96
%0.06
EURO50,51
%0.09
BIST11.220,17
%0
Petrol61,41
%0.13
GR. ALTIN6.006,71
%0.22
BTC3.795.723,78
%-0.12
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Haluk GİRTİ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Uyuşturucu Bir Alışkanlık Değil, Bir Savaş…

Uyuşturucu Bir Alışkanlık Değil, Bir Savaş…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uyuşturucu Bir Alışkanlık Değil, Bir Savaş Stratejisi…

Artık kelimeleri eğip bükmenin anlamı yok.
Bu bir “kötü alışkanlık” meselesi değil.
Bu, açık bir savaş.

Dünya uyuşturucunun esiri olmuş durumda.
Ve bu esaret artık sokak aralarında, arka mahallelerde yaşanmıyor.
Plazalarda var.
Ekranlarda var.
Sahne arkasında, kuliste, sosyal medyada var.

Son günlerde hiç ummadığınız insanlar gözaltına alınıyor.
Kan alınıyor.
Saç örneği alınıyor.
Tahliller yapılıyor.
Sonuç pozitifse, kelepçe takılıyor.

Ve sonra herkes şaşırmış gibi yapıyor.

Ben şaşırmıyorum.

Aksine şunu soruyorum:
Bu uyuşturucuyu kimler kullanmıyor?

Açık söyleyeyim; “ben hayatımda görmedim, kullanmadım” diyenlerin önemli bir kısmı ya gerçeği saklıyor ya da gerçeğin ne olduğunu bilmiyor. Çünkü uyuşturucu artık tek bir maddeden ibaret değil. Tozdan, haptan, ottan ibaret değil.

Bu bir endüstri.
Bu bir pazar.
Bu bir küresel ticaret.

Bugün kimyasal müptelaları var.
Yarın “zararsız” diye pazarlanan yeni maddeler var.
Her gün bir yenisi piyasaya sürülüyor.
İnsan bedeni laboratuvar gibi kullanılıyor.

Uyuşturucu baronları para kazanıyor.
Gençlik ölüyor.

Bir zamanlar “bizde olmaz” denirdi.
“Bizde az” denirdi.
Şimdi tablo ortada.
Dünya sıralamalarında ilk beşten söz ediliyor.

Bu bir utançtır.
Bu bir alarmdır.
Bu, devlet meselesidir.

Ama asıl soruyu hâlâ kimse yüksek sesle sormuyor:
Bu kadar ünlüyü, bu kadar genci, bu kadar farklı çevreden insanı kim, nasıl, ne zaman bu bataklığa çekti?

Bu bir tesadüf değil.
Bu bir bireysel zayıflık hiç değil.
Bu kadar yaygın bir şey, ancak örgütlü olur.

Bu yüzden bu iş, magazinle çözülecek bir konu değildir.
Bu iş, “kim ne kullanmış” dedikodusuyla geçiştirilemez.
Bu iş, birkaç sokak satıcısını yakalamakla bitmez.

Bu işin arkasında kimler var?
Hangi baronlar?
Hangi ağlar?
Hangi koruma kalkanları ve bey efendiler?

Devletimizin güvenlik ve adli makamlarının bu soruların peşinde olduğuna inanmak istiyorum. Çünkü başka bir yol yok. Bu mesele kimsenin şahsi cesaretine bırakılamaz.

Uyuşturucu bir virüs gibi yayılıyor.
Ve virüsle mücadele, pansumanla olmaz.

Ya kökünden kesilir…
Ya da bir gün herkesin kapısını çalar.

Haluk GİRTİ

Uyuşturucu Bir Alışkanlık Değil, Bir Savaş…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!