1 Nisan sabahında İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ndeki en büyük sağlık kompleksi olan Şifa Hastanesi’ni tamamen hizmet dışı bırakarak çekildi. 180 gündür süren saldırılarını sürdürmesine rağmen uluslararası çağrılara kulak asmamış olan İsrail, 18 Mart’ta Gazze’nin kuzeyinde bulunan hastaneyi kuşattı. 14 gün boyunca süren saldırı ve kuşatma sırasında 200’den fazla Filistinli öldürüldü ve 900’den fazla Filistinli de alıkonularak benzersiz bir yıkım ve katliam yaşandı. İsrail’in geri çekilmesiyle birlikte, havadan çekilen görüntüler Şifa Hastanesi’nin harabeye döndüğünü gözler önüne serdi. Saldırı öncesi zor koşullarda hizmet vermeye çalışan hastanenin yıkımın boyutlarını gösteren görüntüleri de şok etkisi yarattı.
İsrail ordusu, Gazze’ye yönelik 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarında Şifa Hastanesi gibi bölgedeki birçok hastaneyi ve sağlık kuruluşunu hedef aldı. 15 Kasım 2023’te ise hastanede tüneller ve cephanelikler olduğu iddiasıyla baskın düzenleyen İsrail, hastaneyi hizmet dışı bırakarak ciddi zarar verdi ancak iddialarını destekleyecek kanıtlar sunamadı. Bu olaylar, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde sağlık sistemine yönelik sistematik ve yıkıcı bir saldırı yürüttüğünü gösteriyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları uluslararası toplum tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor. Özellikle sivil halkı hedef alan saldırılar, insan hakları ihlallerine yol açtığı gerekçesiyle kınanıyor. Ayrıca, uluslararası hukuk çerçevesinde, savaş esnasında sağlık kuruluşlarına ve hastalara karşı yapılan saldırılar suç olarak kabul ediliyor.
Gazze Şeridi’ndeki halk sağlığı açısından büyük öneme sahip olan Şifa Hastanesi’nin hizmet dışı bırakılması, bölgedeki sağlık sisteminin zorlu bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan kesintiler, hastaların tedavisinin aksamasına ve ölümlerin artmasına neden olabilir. Bu durum, insan hakları açısından büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor.
İsrail ordusunun Gazze’deki sağlık kuruluşlarına yönelik saldırıları, insani açıdan büyük bir krizi tetikleyebilir. Uluslararası toplumun bu saldırılara karşı daha etkin ve acil bir şekilde müdahale etmesi gerektiği vurgulanıyor. Sivil halkın yaşamsal önem taşıyan sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması ve korunması için uluslararası toplumun girişimde bulunması gerekiyor.