Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsviçre’de düzenlenen Ukrayna Barış Konferansı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, iki yıldan fazla bir süredir devam eden Ukrayna’nın işgali sonucunda yaşanan yıkıcı savaşa dikkat çekerek, bu savaşın tahminlere göre 500 binden fazla insanın hayatına mal olduğunu belirtti. Ayrıca, savaşın giderek taraflar arasında derin bir krize neden olduğunu ve küresel düzeyde kutuplaşmayı artırdığını söyledi. Fidan, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın artık daha geniş bir boyuta ulaştığını vurguladı.
Bakan Fidan, konferansta barış için atılması gereken adımlara dikkat çekerek, Rusya’nın öne sürdüğü koşulların önemli olduğunu ancak her iki tarafın da bu adımları geniş bir savaş stratejisi olarak gördüğünü ifade etti. Konferansın son çıkış olarak görülmesi gerektiğini de belirten Fidan, Rusya’nın da bu konferansa katılması durumunda daha etkili bir sonuç alınabileceğini dile getirdi. Türkiye’nin diplomasi ve müzakereler yoluyla barışçıl çözümlere katkıda bulunmaya hazır olduğunu vurgulayan Fidan, Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne olan desteğinin kararlılıkla devam edeceğini belirtti.
İsviçre’de düzenlenen konferansa 92 ülke ve 57 lider katılırken, Çin’in Rusya’nın davet edilmemesi nedeniyle konferansa katılmadığı bilgisi paylaşıldı. Bu konferans, uluslararası toplumun barış için ortak bir çaba sarf ettiği ve diplomatik çözümlerin arayışında olduğu bir döneme denk gelmektedir. Dünya genelindeki krizlerin arttığı bir dönemde, barış ve istikrar için birlikte çalışmanın önemi bir kez daha vurgulanmıştır. Türkiye’nin bu konuda aktif rol alarak çözüm odaklı yaklaşımıyla barışın sağlanması sürecine destek verdiği açıkça gözlemlenmektedir.
Sonuç olarak, İsviçre’de gerçekleşen Ukrayna Barış Konferansı’nda Hakan Fidan’ın yaptığı açıklamalar, uluslararası camianın barış ve istikrar için ortak bir çaba gösterme ihtiyacını bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye’nin diplomatik çözümlere verdiği destek ve Ukrayna’ya sağladığı desteğin önemi vurgulanmış, küresel düzeydeki krizlere kalıcı çözümler bulunması gerektiği vurgulanmıştır. Diplomasi ve müzakerelerin önemi bir kez daha anlaşılmış ve uluslararası ilişkilerde diyalogun güçlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.