Türkiye sinema tarihinde önemli bir yere sahip olan Barda, 17 yıl aradan sonra yeniden izleyiciyle buluştu. Yönetmen Hande Türkel, 2006 yılında Serdar Akar tarafından çekilen bu filmi, günümüzdeki toplumsal gerçeklikleri göz önünde bulundurarak yenileyip farklı bir bakış açısıyla ele aldı. İlk gerçek +18 filmi olarak bilinen Barda, izleyicilerin ilgisini ortaya koyma konusunda oldukça başarılı görünüyor.
Bu film, günümüz toplumsal ayrışmalarının göğüs gerdiği bir dönemde, bir barda kutlama amacıyla bir araya gelen bir grup arkadaşın başından geçen karanlık olayları konu alıyor. Hande Türkel, filme dair hissettiklerini ve çekim sürecinde karşılaştığı zorlukları detaylı bir şekilde aktardı.
Türkel, Bardayı yeniden yapmanın kendisi için bir baskı kaynağı olmadığını, aksine film yapma heyecanının bu baskının çok üzerinde olduğunu belirtti. “Eğer projeye inancınız varsa, nasıl bir tepki alacaksınız kaygısı ile hareket etmek imkansız.” dedi. “Gerçek bir eser ortaya koyabilmek için tamamen özgür olmalısınız. Bu kapsamdaki bir üretim sürecinde kendinizi tamamen tehlikeye atmalısınız,” diye ekledi.
Şiddet içeren sahneleri çekerken neler hissettiniz? konusunda Türkel, izleyicinin izlediklerinin gerçek olduğunu hissettirmeye odaklandığını aktardı. Çekim alanını, oyuncuların kendilerini kapana kısılmış hissetmeleri için özel olarak tasarladığını dile getirdi. “Oyuncuları yarattığımız dünyaya inandırdık ve onlardan da benzer bir teslimiyet bekledik.” şeklinde konuştu.
Barda gibi zorlu film setlerinde çekim süreçlerinin nasıl geçtiğine dair sorulara yanıt verirken, kesintisiz devam eden sahnelerin önemine değindi. “İlk kez bir sette ‘kes’ dediğimde oyuncuların ve ekibin kıpırdamadan, sadece kayıttan çıkmasını izledim. O an, içeriğin duygu yoğunluğu hiç kesilmedi.” ifadelerini kullandı.
Oyuncuları nasıl yönlendirdiniz? sorusuna cevap veren Türkel, sahnede olan bitene açık olan oyuncularla çalışmayı tercih ettiğini açıkladı. “Sahne içindeki gerçekçiliği sağlamanın, duygusal geçişleri kolaylaştırmanın önemli olduğunu düşünüyorum,” dedi. Aynı zamanda, yaratılan dünya ile oyuncular arasındaki sinerjinin büyük önem taşıdığını ifade etti.
Barda gibi sert içerikli filmlerin gerçekçiliğinin sinemada nasıl bir etkisi olduğu üzerine Türkel, “Şiddet hayatın içinde olduğu sürece sinemada da var olacak. Yaşadığımız ortamda sürekli olan olaylar örgüsünü anlatıyoruz.” diyerek acı bir gerçeği ortaya koydu.
Oyuncu seçim sürecinin nasıl gerçekleştiği sorusu üzerine, Türkel, uzun bir