Muharrem Ertaş, Abdallık geleneğini taşıyan ve Bozlak türünün önemli isimlerinden biri olarak, 20. yüzyılda Türk halk müziği sahnesine damgasını vurmuştur. 1913 yılında Kırşehir’in Yağmurlu Büyükoba köyünde hayata gözlerini açan Ertaş, müzik yolculuğuna küçük yaşlarda başlamıştır. Zurnacı Kara Ahmet ve Ayşe Hanım‘ın oğlu olarak, köyünde halk müziği ile büyüyen sanatçı, Yusuf Usta‘dan öğrendiği Abdallık geleneği ve bozkır türküleri ile Türk halk müziğine önemli katkılarda bulunmuştur.
‘DERSLERE KONU OLMUŞTUR’
Muharrem Ertaş, sadece bir halk ozanı olmayıp, aynı zamanda müziği yaşamının merkezine koymuş bir yaşam tarzını benimsemiştir. 7 yıl boyunca Yusuf Usta’nın çırağı olarak, köylerde düzenlenen düğünlerde çalıp söylemiş ve zamanla kendine özgü bir tarz geliştirmiştir. TRT ile tanışması ve sesinin kaydedilmesi, onun halk müziğindeki yerini pekiştirmiştir. “Başımda Altın Tacım”, “Aydos Bozlağı”, “Türkmen Bozlağı” gibi eserler, hafızalarda yer edinmiş ve onu müzik dünyasında tanınabilir kılmıştır.
Ayrıca, Muharrem Ertaş, halk müziği alanında sadece kendi eserleriyle değil, aynı zamanda oğlu Neşet Ertaş ile de anılmaktadır. Neşet Ertaş, babasının mirasını devam ettiren bir sanatçı olarak, Türk halk müziğini daha geniş kitlelere ulaştırmayı başarmıştır. Muharrem Ertaş’ın sesi ve müziği; yalnızca Türkiye’de değil, aynı zamanda yurtdışında, özellikle Japonya’daki konservatuvarlarda ders olarak öğretilmiştir.
Ertaş’ın hayatı boyunca yaşadığı zorluklara rağmen sanatını sürdürmesi, halk müziği ve Abdallık geleneği için önemli bir miras bırakmıştır. Vefatından sonra yayımlanan albümleri ve eserleri, onun müzikal mirasını yaşatmaya devam etmektedir. Şöhretine rağmen, zorlu bir hayat süren Muharrem Ertaş, 3 Aralık 1984 tarihinde Kırşehir’de hayatını kaybetmiştir. Bugün, halk müziğinin en değerli kaynaklarından biri olarak anılmaktadır ve adı sanat dünyasında yaşamaya devam etmektedir.