“Acı Kahve”, Soner Sert’in sinema kariyerindeki ilk uzun metraj filmi olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Sert, daha önce birçok kısa film ile yurtiçi ve yurtdışındaki film festivallerinde ödüller elde etmiş bir yönetmen. Bu yeni filminde, bir nişan töreninin gerçekleştiği gün içerisinde, kız tarafının evinde toplanan bir grup insanın başına gelen trajikomik olayları işliyor. Tüm hikaye tek bir mekânda ve tek bir gün içinde geçiyor, bu da filme farklı bir atmosfer katıyor.
Film, evlilik öncesi geleneksel ritüelleri ele alarak, takı pazarlığından sarma tarifine, toplumsal cinsiyet rolleri ve sosyal meselelere kadar geniş bir yelpazede konuları ele alıyor. Sert, karmaşık toplumsal sorunları, izleyici açısından anlaşılır bir şekilde sunmayı başarıyor; sık rastlanan hatalara düşmeden olayları aktarıyor. Böylelikle film, hem eğlendirirken hem de düşündürüyor.
DAYANIŞMA RUHUYLA…
Soner Sert ile “Acı Kahve” üzerine gerçekleştirdiğimiz bir söyleşide, filmdeki kadronun seçimiyle ilgili bilgi veren Sert, tanınmış oyuncular Nazan Kesal, Reha Özcan ve Şerif Erol’un projeye ilk teklifte dahil olduklarını belirtti. Sert, onların bu dayanışmasını özellikle vurgulayarak, “Film çok küçük bütçeli bir işti. Dolayısıyla dayanışma ruhuyla çekildi diyebilirim” ifadesini kullandı.
Filmin diyalogları oldukça ilgi çekici ve karakterler, günlük yaşamdan aşina olunan tiplemeleri yansıtıyor. Sert, karakter analizlerinin detaylı olduğunu belirterek, “Ben uzun karakter analizleri çıkartıyorum. Bu analizler aslında yönetmen notlarım. Örnek verecek olursam, bir çiftin geçmiş hikâyesi, hangi gazeteyi okudukları, hangi televizyon kanalını takip ettikleri gibi detayları belirliyorum. Senaryo yazım sürecinde bu bilgileri oyuncularla paylaşıyoruz ve böylece ilişkilerimizi geliştiriyoruz” dedi.
‘HAYATIMIZIN BİR PARÇASI’
“Acı Kahve”, teknik açıdan kameranın sürekli aktif olduğu bir işlevsellik taşıyor ve bu durum izleyiciye tanıklık hissi yaratıyor. Sert, “İsteme organizasyonu çok gerçek. Hayatımızın bir parçası. Bu konuda özne veya tanık olursunuz. Ancak karakterlerin durumu, bir açıdan sahte. Bu durumun gerçekçi bir şekilde anlatılması önemliydi” şeklinde düşüncelerini paylaştı.
Sahteliğin gerçekliği konusunu kara mizah unsurlarıyla harmanladığını belirten Sert, “Dramatik bir dille değil, mizahi bir dille anlatmanın filmle uyumlu olacağını düşündüm. Filmin içinde dönüp dolaşan olaylar var; gelinin odasına kapanması, kadınların mutfakta sohbetleri ve takı pazarlığı durumları gibi sahneler bunlara örnek” dedi. Bu dengeyi sağlarken karakterlerle özdeşleşmeme üzerindeki çabalarını vurguladı.
“Acı Kahve”, şu sıralar sinemalarda gösterimde. Aynı zamanda, ekip katılımlı özel gösterimleri günümüzde Kadıköy Sineması’nda ve ertesi gün Atlas Sineması’nda yapılacak.
‘BEN HEP ŞEHİRLE İLİŞKİ KURDUM’
Soner Sert, taşra temalı eserler üzerinden anlatımlar yapan bir akımdan uzak olduğunu belirterek, “Ben taşrada doğup büyümedim, dolayısıyla o kültüre dair bir bağlantım yok. Şehirle olan ilişkim beni yönlendirdi” dedi. Filmdeki tartışma konularının şehir hayatı üzerinden şekillendiğini vurgulayarak, kent dönüşüm, düğün planları, takı pazarlıkları ve komşuluk ilişkileri gibi unsurları ön plana çıkarıyor. Sert, belirleyici olan unsurun daima şehir olduğunu ekledi.