2020 yılında Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin vahşice öldürüldü ve cinayetin faili Cemal Metin Avcı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, Yargıtay bu cezayı bozarak cinnet haliyle işlenmiş bir suç olmadığına hükmetti.
Yargıtay, Pınar Gültekin’in “canlı canlı yakılarak öldürülmesinin canavarca hisle öldürme kapsamına girmediğine” karar verdi. Bu karar, toplumda büyük bir infial yarattı ve birçok kesimden çeşitli tepkiler geldi.
Ünlü pop şarkıcısı Hadise, duruma yönelik sosyal medya üzerinden yaptığı sitem dolu bir paylaşımda, toplumun mahkemede alınan bu akıl dışı karar karşısında nasıl hissedeceğini sorguladı. Hadise, “Gerçekten insanın aklı, kalbi almıyor. Susmak, alışmak, kanıksamak en büyük tehlike. O yüzden ne olursa olsun unutmamak, unutturmamak için konuşmaya devam edeceğim.” dedi.
Hadise, sosyal medya mesajında, Pınar Gültekin davasında verilen kararı da eleştirerek, “Bugün yine bir kadın, adalet arayışında yalnız bırakıldı. Pınar Gültekin davasında verilen karar… Gerçekten insanın aklı, kalbi almıyor.” ifadelerini kullandı. Bu, hak arama mücadelesinin önemine değindiği bir bağlamda gerçekleşti. Hadise, bir kadın cinayetinin ardından yaşanan bu tür olayların ve kararların tekrar tekrar yaşanmasının kabul edilemez olduğunu belirtirken, “Her gün yeni bir haber, yeni bir acı, yeni bir öfke… Ve biz de her seferinde tekrar söylemek zorunda kalıyoruz; bu normal değil, olmamalı.” şeklinde ifadeler kullandı.
Şarkıcı, dile getirdiği endişelerin ardında yatan temel sebeplerden birinin toplumsal kayıtsızlık olduğuna inanıyor. Hadise, “İnsan haklarını, adaleti, eşitliği savunmak bir tercih değil, bir sorumluluk.” diyerek, bu husus üzerinde durdu. Bu tür olayların devam etmesinin ve toplumda hazmedilen bir normalleşmenin yaratılmasının oldukça tehlikeli olduğunu vurguladı.
Yargıtay’ın kararına yönelik tepkiler, sadece sıradan bir vatandaş veya ünlülerle sınırlı kalmayıp, hukuk camiasından ve kadın hakları savunucularından da büyük bir yankı buldu. Bireyler, bu tür kararların her kadının adalet arayışına, yaşadığı şiddete ve cinsiyete dayalı ayrımcılığa bir yankı olduğu düşüncesiyle sert eleştirilerde bulundu.
Hadise gibi birçok kişi, adaletin eksik kaldığına ve toplumda bir şeylerin değişmesi gerektiğine dikkat çekerek, seslerini yükselteceklerini belirtti. Onlar, Türkiye’deki kadın cinayetleri ve kadın hakları konusunun daha geniş bir perspektiften ele alınması gerektiğini savundular.
Kamuoyuna mal olmuş bu tür davalarda seslerin yükseltilmesi, adaletin tecelli etmesi adına önemli bir adım olarak görülüyor. Kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği, günümüzde hala birçok sorunun kaynağı olmaya devam ederken, bu konuların gündemde tutulması ve gerekli adımların atılması gerektiği vurgulanıyor.
