“`html
Kurumdan yapılan açıklamada, TÜBİTAK Proje Yarışmaları hakkında sosyal medya üzerinden yapılan asılsız iddialara karşılık verildi. Açıklamada, belirli paylaşımların, kurumun hedef alındığı bir algı oluşturma ve manipülasyon amacı taşıdığı vurgulandı. “Asılsız açıklamalarda ‘TÜBİTAK’ın gözden kaçırdığı ve reddettiği bazı projelerin uluslararası kuruluşlarca ödüllendirildiği’ iddia edilmiştir. Ancak, 2011, 2013, 2016, 2018 ve 2019 yıllarında düzenlenen yarışmalara ait projeler üzerinden tekrar gündeme getirilen bu iddialara daha önce çeşitli kamuoyu açıklamalarıyla yanıt verilmiştir,” denildi. Yıllar sonra doğruluğu sorgulanmaksızın tekrar edilen bu iddiaların toplumda önyargı ve yanlış algılar oluşturduğu, böylelikle kurumun yıpratılmaya çalışıldığı ifade edildi.
Açıklamada, iddialara konu olan projelerin, TÜBİTAK’ın 1969 yılından itibaren düzenlediği Ortaokul ve Lise Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları ile ilgili olduğu hatırlatıldı. Öğrencilerin etkinliklere bireysel veya ekip halinde katıldıkları ve projelerin, alanında uzman akademisyenler tarafından bilimsel kriterlere göre değerlendirildiği aktarıldı. Her projeye faydalı geri bildirimler ve öneriler sunulduğu belirtilirken, değerlendirmenin nasıl yapıldığını anımsatan bilgiler verildi. “Bu yarışmalarda projelerin reddedilmesi söz konusu değildir. Projeler, başvuruldukları alanlarda bilimsel kriterlere göre değerlendirildikten sonra sıralanarak, bölgesel ve ulusal düzeyde finalistler ve dereceler belirlenmektedir,” ifadesine yer verildi.
Ayrıca, derece alan öğrencilerin uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi başarıyla temsil ettiğine dikkat çekildi. Dereceye giremeyen öğrencilere ise projelerini geliştirmeleri adına geri bildirim yapılmaktadır. Bu yarışmalar, ülkemizde öğrencilerin proje kültürünün geliştirilmesi, bilimsel düşünceye ilginin artırılması ve teknolojiye olan merakın teşvik edilmesi amacı taşımaktadır. Her yıl 12 bölgede farklı alanlarda düzenlenen bu yarışmalara, 30 binden fazla başvuru alınmakta ve bu sayının artışı ülkenin bilimsel geleceği açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmekte.
Açıklamada, “Reddedilen olmayan bu yarışmalarda sıralamada dereceye giremeyen projelerden bazılarının, yurt dışındaki üniversiteler veya kuruluşlar tarafından kabul edildiği iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır,” denildi. İddialara konu edilen bazı projeler için uluslararası bir sempozyumda sunulmak üzere bildiri hazırlandığı ve bu bildirilerin, ilgili sempozyumda poster olarak üniversitede gerçekleştirilen bir etkinlikte sunulduğu belirtildi. Ancak bu durumun, sanki ilgili projelerin üniversite tarafından kabul edilmiş gibi kamuoyuyla paylaşıldığı ifade edildi.
Kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesi adına, yarışma süreçlerinin şeffaflık ve bilimsel yaklaşımla yönetilmesine devam edileceği vurgulandı. “TÜBİTAK yarışmalarında dereceye girememiş bir projenin reddedildiği ve sonrasında ABD’de uluslararası bir yarışmada derece aldığı ifade edilmiş olsa da, bahsi geçen projenin uluslararası yarışmada derece almadığı görüldü,” ifadesine yer verildi. Bu tür iddiaların, kamuoyunu yanılttığı ve kurumun değerlendirme süreçlerini hedef aldığı vurgulandı. Ayrıca, “Bir ulusal yarışmada dereceye girmemiş ve aldığı geri bildirimlerle bir başka uluslararası yarışma veya organizasyonda başarılı olmuş projelerin olması da elbette mümkündür. Zira bilimsel araştırmalar geliştirme çabaları ve süreçleriyle ilerler,” denildi.
Sonuç olarak, TÜBİTAK yarışmaları sadece derece alan öğrencilerin değil, katılan tüm öğrencilerin kendini geliştirdiği, ‘reddedileni’ ya da ‘kaybedeni’ olmayan, öğrencilerin hepsinin ‘kazanan’ olduğu platformlardır. Bu tür durumların, sanki TÜBİTAK tarafından yürütülen süreçlerin adil ve şeffaf olmadığı gibi örneklendirilmesi, 62 yıllık milli araştırma kurumunun yıpranmasına yönelik bir çaba olarak değerlendirilmektedir.
“`
