Kapadokya’daki Betonlaşma Endişeleri
Kapadokya’da artan betonlaşma ve yapılaşma, mimar, tarihçi ve arkeologlar tarafından sıkça dile getirilen bir kaygı haline geldi. Uzmanlar, “Göreme Tarihi Milli Parkı ve Kapadokya’nın Kayalık Alanları” olarak bilinen bölgenin Dünya Doğal ve Kültürel Mirası Listesi’ne alınma kriterlerini koruma çağrısında bulunuyor. Bu konuda tarihçi ve akademisyen İlber Ortaylı, Koruma Uzmanı Dr. Gülsün Tanyeli, arkeolog Nezih Başgelen ve Koruma Mimarı Burçin Altınsay, gazetemize önemli açıklamalarda bulundular.
“İLERİDE KİMSE GİTMEYECEK”
İlber Ortaylı, 1960’lı yıllarda Kapadokya’da rehberlik yaptığını söylüyor. O dönemler, bölgenin zengin tarım arazileri, işlek köyleri ve tarihi Roma yapıları ile dolu olduğunu anlatıyor. Ancak, son yıllarda alanın giderek daha fazla yapılaşmaya maruz kaldığını ve bu durumun bölgenin orijinal yapısını bozduğunu ifade ediyor. İlk başta köy evlerinin otel yapılmasıyla başlayan bu süreç, köylülerin işgallerine ve ahlaki değerlerdeki çürümeye sebep oldu. Ortaylı, bölgedeki küçük girişimlerin büyük açgözlülüklerle birleşerek, Kapadokya’nın doğal güzelliklerini yok etmeye başladığını belirtiyor.
‘SAVUNULAMAZ SONUÇLARA YOL AÇMAKTA’
Kapadokya’nın korunmasında görevli olan Kapadokya Alan Başkanlığı’nın, uzman görüşlerine daha açık olması gerektiğinin altını çizen Dr. Gülsün Tanyeli, 1985 yılında Dünya Mirası olarak koruma altına alınan Göreme Açık Hava Müzesi ve Kapadokya Kayalık Alanları’nın yaşadığı tehditleri vurguluyor. Özellikle 2011’den itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilen doğal sit alanlarının korunmasında yaşanan güçlükler, yapılaşma ve turizm baskısının artmasına neden oldu. Bu sorunların çözümü için alan yönetim planlarının acilen hazırlanmaması, yerel yöneticilerin çeşitli tepkilerine rağmen yapılaşmanın devam etmesi nedeniyle Kapadokya’nın özgünlüğü ve evrensel değeri risk altında.
“GELECEKTE BİR KAPADOKYA KALMAYACAK”
Koruma mimarı Burçin Altınsay, Kapadokya’nın sadece doğal değil, aynı zamanda eşsiz bir kültürel peyzaja sahip olduğunu belirtiyor. Ancak, bu özel yerin turizm baskısı altında ağır tahribata uğradığını söylüyor. Özellikle kültürel peyzaj alanına saygı göstermeden yapılan yol inşaatları ve yapılaşmalar, bölgedeki eşsiz dokuyu tehdit ediyor. Eğer bu durum böyle devam ederse, turistlerin göreceği bir Kapadokya kalmayacak.
“TEHLİKE DEVAM EDİYOR”
Kapadokya’nın tarihi ve kültürel önemine dikkat çeken Nezih Başgelen, bölgenin 1880’li yıllardan itibaren çekilmiş fotoğraflarla dünyanın dikkatini çektiğini ve çok sayıda araştırmacının bölgeyi incelikle ele aldığını ifade ediyor. Ancak, günümüzde bu fotoğrafların belgelediği doğal güzelliklerin beton yapılarla tehdit edildiğini vurguluyor. Denetimsiz turizm ve yapılaşma, Kapadokya’nın eşsiz büyüsünü yok edecek boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle, Unesco’nun 1985 yılında belirlediği koruma kriterlerinin titizlikle uygulanması gerektiğini ifade ediyor.