“`html
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya platformunda yaptığı bir paylaşımda gençlerin çağrısına kulak vererek bir günlük tüketim boykotu gerçekleştirildiğini duyurdu. Bu yayımla birlikte, boykota destek veren tüm vatandaşlar, esnaflar ve özellikle mücadele eden gençler için teşekkürlerini iletti: “Boykota destek vererek hem çok önemli sonuçlar alan hem de bu demokratik eylemi dünyaya duyuran gençlerimize, esnaflarımıza ve tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Boykotun sonuçlarının kayda değer olduğunu vurgulayan Özel, Türkiye’de yaşanan sorunların ve mevcut iktidarın duruşunun bir yansıması olarak bu hareketin önemine dikkat çekti. Özel, “Karşımızdaki cunta ittifakının panik içinde ne hale düştüğünü hep beraber gördük. Yıllardır sokağa çıkamayanlar telaşla sokağa çıkarak yoksul milletin halini görmek zorunda kaldılar” diyerek, iktidarın sokağın sesiyle yüzleşme mecburiyetinde olduğunu belirtti.
Özgür Özel, boykot yapmanın yalnızca bir hak değil aynı zamanda bir gereklilik olduğunu ifade etti. Ramazan gününde yapılan haksızlıkları ve insanlara yönelik zulümleri görmemekle, bu zulümlere destek verenlerin tutumlarının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Bu bağlamda, “Ramazan gününde kul hakkı yiyenlerin yaptığı zulümleri görmeyen, hatta bu zulme destek olanlara karşı boykot sürecek; milletle inatlaşmak neymiş, milletin Cumhurbaşkanı adayını hapse atmak neymiş bu iktidar anlayacak” diyerek, iktidarın tutumunu eleştirdi.
Özel’in açıklamalarında, “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracak” ifadesi öne çıkıyor. Bu cümle, yalnızca mevcut olaylarla bağlantılı bir bağlamda değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi tarihindeki daha geniş bir perspektife atıfta bulunarak, halkın iradesinin ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Özgür Özel, bu durumu değerlendirerek, gençlerin boykot çağrısının ve demokratik eylemlerinin ülkenin geleceği açısından kritik bir yer edindiğini ifade etti.
Sonuç olarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başını çektiği bu boykot hareketi, Türkiye’nin mevcut siyasi yapısına karşı bir duruş sergiliyor. Gençlerin öncülük ettiği bu eylem, yalnızca ekonomik bir tepki değil, aynı zamanda sosyal adalet arayışının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Halkın kendi haklarını savunma eylemi olarak öne çıkan bu boykot, Türkiye’deki demokratik süreçlerin nasıl şekillendiğine, gençlerin rolüne ve halkın sesinin ne denli fazla duyulması gerektiğine dair önemli bir mesaj taşıyor.
“`