Ünlü çift Dilan Polat ve Engin Polat, sosyal medya üzerinden paylaştıkları bir video sonrasında “uyuşturucu madde satın almak, bulundurmak veya kullanmak” suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında bir soruşturma başlatıldı. Soruşturma çerçevesinde Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilen test sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı.
UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAMIŞLAR
Suçlamalar nedeniyle sağlık kontrolleri gerçekleştirilen Dilan ve Engin Polat, daha sonra emniyet güçleri tarafından ifadesi alınmak üzere götürüldü. Ancak yapılan sağlık incelemelerinin ardından çift serbest bırakıldı.
Adli Tıp Kurumu’nun sonuç raporuna göre, Dilan ve Engin Polat çiftinin uyuşturucu madde kullanmadığı belirlendi. Bu sonuçlar, iddialara yanıt niteliğinde önemli bir delil ortaya koydu.
Avukatları Sevinç Horoz ise konu hakkında açıklamalarda bulunarak, “Müvekkillerin her ikisinin de uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmamış olduğu ortaya çıkmıştır.” diyerek müvekkillerinin aklandığını belirtmiş oldu. Avukatın yaptığı bu açıklama, çiftin sosyal medya üzerinde takip edenleri tarafından bir nebze de olsa rahatlatıcı bir durum oluşturdu.
Bunun yanı sıra olayın sosyal medyada yarattığı yankı da oldukça büyük oldu. Dilan ve Engin Polat’tan bağımsız olarak, sosyal medyanın her türlü olayda nasıl bir yargılama aracı olarak kullanıldığı da gündeme geldi. Uyuşturucu madde kullanımı gibi ciddi suçlamaların basit bir video paylaşımından kaynaklanması, toplumsal bir tartışma başlattı. İnsanlar, sosyal medya paylaşımlarının gerçekçilik payı hakkında düşünmeye sevk edildi ve bu tür olayların nasıl daha önce bilinemez hale geldiği üzerine farklı yorumlar yapıldı.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Dilan ve Engin Polat çiftinin durumu sadece bir yargılama süreci olarak kalmayıp, aynı zamanda sosyal medyanın etkileri üzerine de yoğun bir tartışma yarattı. Özellikle genç neslin sıkça kullandığı bu platformlarda yapılan paylaşımların, bireylerin hayatında ne denli büyük etkilere sahip olabileceği gözler önüne serildi. Bu bağlamda, medyanın rolü, adaletin sağlanmasındaki hukuksal yönler ve kişilik haklarının ihlali konularında yapılan tartışmalar artarak devam etti.
Sonuç olarak, Dilan ve Engin Polat çiftinin yaşadığı bu olay, sadece hukusal bir süreç olmaktan öte, toplumsal bir tartışmanın da önünü açan önemli bir durum olarak kayıtlara geçti. Çiftin masumiyetinin kanıtlanması, sosyal medyanın etkisi üzerine daha derinlemesine tartışmalara yol açabilecek bir zemin oluşturdu. Önümüzdeki dönemde bu tür olayların nasıl karşılık bulacağını ve sosyal medyanın yargı üzerindeki etkisini izleyecek gelişmeler merakla bekleniyor.