Türkiye, dört mevsimi bir arada yaşasa da ülkedeki ekonomik durum, sefaletin arttığı bir tabloyu gösteriyor. AKP iktidarı kendi varlığını sürdürmekle meşgul olsa da, istatistikler ve rakamlar, ekonominin ne kadar ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor. Bu yazıda, bir ekonomi gazetesinin birkaç günlük verileri üzerinden Türkiye’nin ekonomik durumu daha net bir şekilde analiz ediliyor.
TEPAV tarafından yayımlanan 2024 Dördüncü Çeyrek Doğrudan Yatırımlar Bülteni’ne göre, Türkiye’de kurulan yabancı sermayeli şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30,8 oranında bir azalma gösterdi. Bu durum, ekonomik istikrarın sarsıldığını gösterirken, doğrudan yabancı yatırım net girişleri de 1,3 milyar dolara düşerek, bir önceki yılın seviyesinin yüzde 35,6 altında kaldı. Bu dönemde yurt dışına yapılan doğrudan yatırım ise 2,4 milyar dolara ulaştı ve özellikle gayrimenkul sektörü bu yatırımlarda ağırlık kazanmış durumda. Cezayir gibi ülkelerde yapılan yatırımlar sıfırdan 150 milyon dolara yükselmiş olsa da, bu durum genel tabloyu değiştirmiyor.
Türkiye’de takipteki alacaklar da artmaya başladı. 2024 yılı sonu itibarıyla tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) 294 milyar TL iken, 4 Nisan 2025’te bu rakam 358,3 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Yılın başından bu yana yüzde 22’lik bir artış söz konusu. Ayrıca, mahkemelerdeki icra iflas dosyası sayısı 2025 yılı 15 Nisan itibarıyla 23 milyon 147 bin 955’e ulaştı; bu sayı mart ayı sonuna göre 162 bin artış yaşadı. Yılbaşından itibaren toplam 891 bin 835 yeni icra dosyası mahkemelere sunuldu. Bu rekor sayılar, ülkedeki ekonomik sıkıntıları ve işsizlik oranlarını gözler önüne seriyor.
İstihdam konusunda da kayıplar yaşanıyor. TEPAV’ın verilerine göre, Ocak 2025 itibarıyla kayıtlı çalışan sayısındaki azalma, Ağustos 2024’ten bu yana devam ediyor. Son dört ayda toplam istihdam sayısı 542.013 kişi azaldı ve bu durum özellikle imalat sektöründe kendini daha çok gösteriyor. Ülkede, iflaslar ve kiracı-ev sahibi anlaşmazlıkları had safhada; asgari ücretle çalışan milyonlarca insan mücadelesini sürdürmekte zorlanıyor.
Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla yaşanan gelişmeler, borsa üzerinde de olumsuz bir etki yarattı. Yıllarca Merkez Bankası rezervlerinden yalnızca döviz piyasası için 50 milyar dolar harcandığı söyleniyor. Merkez Bankası faiz oranlarını ise yüzde 50’lere kadar çıkardı. Bunun neticesinde, birçok ekonomist ani bir kur şokunun yaşanabileceğini dile getirmekte. Yüksek faiz oranları, reel sektörü doğrudan etkileyerek firmaların kredi erişimini zorlaştırmakta. İflas ve konkordato sayıların artması, ekonomideki sıkıntıları daha da derinleştiriyor.
TOBB’un istatistiklerine göre, kapanan işyerlerinin sayısında önemli artışlar yaşanırken, yeni işyeri açma oranları da düşüş göstermekte. Bir zamanlar yüksek kira bedelleri karşılığında kiralanabilen işyerlerinin artık tabelalarını indirdiği gözlemleniyor; dükkanlar uzun süre boş kalmakta.
Sonuç olarak, AKP’nin uygulamaları ekonomik eşitsizlik ve bölüşüm sorunlarını derinleştirirken, halkın çoğunluğu bu durumdan olumsuz etkileniyor. Ekonomi üzerinde yaşanan bu olumsuz etkiler, vatandaşların yaşam standardını tehdit ederken, adaletsizlikler de derinleşiyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin ekonomik geleceği üzerinde soru işaretleri artmaya devam ediyor.
