İzmir’in Aliağa ilçesinde yer alan Kyme antik kenti, son yıllarda çevresinde artan sanayileşme ile dikkat çekiyor. Ege Bölgesi’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan Habaş Sınai ve Tıbbi Gazlar İstihsal Endüstrisi Şirketi, burada yeni bir tesis kurma izni aldı ve inşaat çalışmalarına başladı. Ancak, bu tesisin yapıldığı alan, Kyme antik kentinin üçüncü derece arkeolojik SİT sahasında bulunuyor. Aynı zamanda, inşaatın yapıldığı yerin hemen yanında birinci derece arkeolojik SİT alanı olan bir tümülüs mezar (höyük) alanı yer almakta. Uzun zamandır Kyme antik kentindeki tahribatlar üzerine yazılar yazıldığı, şikâyet dilekçelerinin verildiği belirtiliyor, fakat bakanlıktan henüz bir yanıt alınamadı. Arkeologlar, gerçekleşen bu inşaatların, antik kente yapılan tahribatın daha da artacağı endişesini taşımakta.
Antik kentin önemine değinen Türkiye Arkeologlar Derneği’nin Genel Başkanı Bülent Türkmen, yıllardır Kyme’nin kaderinin görmezden gelindiğini, yetkililerin buradaki mirası korumak ile ilgili görevlerini yerine getirmediğini ifade ediyor. Kyme antik kenti, Aiolis Bölgesi içinde, başka antik kentlerle birlikte en önemli olanıdır. Sermayenin taleplerinin, yasaların esnetilmesi ve SİT alanlarının derecelerinin düşürülmesi ile karşılandığına dikkat çeken Türkmen, bu durumu insanlık mirasının yok edilmesi olarak niteliyor. Devletin gerçek tahribatları göz ardı etmemesi ve bu projelerin biran önce durdurulup antik alanın korunması gerektiği vurgulanıyor.
‘EN KISA ZAMANDA ÖDÜN VERMEDEN KORUNMALI’
Hem arkeolog hem de Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi olan Nezih Başgelen, Kyme’nin zengin tarihi ve kültürel mirasına dikkat çekiyor. Antik dönemde Amasyalı Strabon tarafından, Kyme’nin Roma dönemindeki en güzel yerleşim olarak bahsettiği belirtiliyor. 1874 yılında başlayan kazı çalışmaları ile birlikte bu alanda yapılan arkeolojik çalışmalarda, yerli ve yabancı bilim insanları tarafından gerçekleştirilen kazılar sonucunda elde edilen eserlerin dünya müzelerinde sergilendiği aktarılmakta. Ancak son yıllarda, yapılaşmanın ve sanayi kuruluşlarının daha fazla büyümesinin, Kyme’nin önemli nekropol alanlarının büyük bir kısmını tehdit ettiğine işaret etmekte.
İzmir Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kurtarma kazılarında, özellikle nekropol alanlarında çok sayıda mezar bulunmuş olup, bu süreçte antik yol döşemeleri, işlik ve konut gibi yapıların da tespit edildiği belirtiliyor. Tüm bu bulgulara rağmen, Kyme’nin tarihi değeri ve arkeolojik bulgularına yeterli koruma sağlanamaması sonucu çok sayıda kaybın yaşandığı ifade ediliyor. Başgelen, var olan değerlerin koruma altına alınabilmesi için mevcut SİT derecelerinin bundan sonra ödün verilmeden korunması gerektiği üzerinde duruyor.
‘BAKANLIĞIN TURİZM TARAFI AĞIR BASIYOR’
Arkeolog Selahattin Aydın, Kyme antik kenti hakkında daha fazla bilgi veriyor. Bu bölge, antik dönemlerde Ailois Bölgesi olarak adlandırılan büyük kentlerden biriydi ve ören yeri statüsüne sahip. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na göre koruma altına alınması gereken bu alanın, geçmişte çeşitli kazılara ev sahipliği yaptığı fakat son dönemlerde yapılan koruma derecelendirmelerinin düşürülmesi nedeniyle ciddi zararlar gördüğü ifade ediliyor. Aliağa’nın eski belediye başkanı Hakkı Ülkü’nün öncülüğünde yapılan kazıların, yıllar öncesinde önemli buluntular sağladığı, fakat korunması gereken bu varlıkların üzerine yeni inşaat izinlerinin verilmesinin, kültürel mirasın saldırıya uğraması anlamına geldiği belirtilmekte. Aydın, Kyme’nin korunması için gereken önlemlerin alınmaması durumunda, bu değerli alanların yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulunuyor.