Kapıda mı Duracağız, Aklı mı Seçeceğiz?
Yazan: Haluk GİRTİ
Bolu’daki otel yangını sonrası devlet refleksi hızla devreye girdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı koordinasyonunda Antalya ve genel olarak Akdeniz Bölgesi’nde turistik işletmelerde geniş çaplı denetimler başlatıldı. Amaç doğru: Can güvenliği. Yöntem ise tartışmalı.
Otellere “yangına dayanıklı kapı” şartı koşuluyor. Ancak bu kapıların bir kısmının yalnızca 10 dakikada alev aldığı testlerle ortaya konmuşken, neden milyonlarca liralık masrafla bu değişim dayatılıyor? Üstelik yerli ve TSE belgeli bir alternatif varken: RED Paint.
RED Paint, özel formülü sayesinde mevcut kapıların yüzeyine uygulanarak onları 120 dakikaya kadar yangına karşı dayanıklı hale getirebiliyor. Üstelik maliyeti çok daha düşük. Kapılar çöpe gitmiyor, sadece güçlendiriliyor. Estetik bozulmuyor, zaman kazanılıyor, milli kaynak heba edilmiyor.
Peki bu kadar açık bir çözüm varken neden kapı ısrarı?
Bu noktada sormak gerekiyor:
Birileri bu değişimden rant mı sağlıyor?
Yerli bir ürünü görmezden gelmek, hangi zihniyetin ürünüdür?
Milli serveti korumak, sadece büyük laflarla mı olur yoksa akılcı uygulamalarla mı?
Kapı değiştirmek kolaydır. Fakat zihniyeti değiştirmek zordur. Bu ülkede ne yazık ki yerli ve etkili bir çözüm üretildiğinde, ilk refleks onu yok saymak oluyor. Halbuki yapılması gereken çok basit: Bu boya alternatifi yönetmeliğe dahil edilmeli ve otellere tercih hakkı tanınmalıdır.
Elbette yangın güvenliği önemlidir. Ama güvenliği sağlarken ekonomiyi, yerli üretimi ve milli kaynakları göz ardı etmek, başka bir riski doğurur: Bilgisizliği ve plansızlığı.
Kendimize şu soruyu sormalıyız:
Yangına dayanıklı kapı şartıyla mı koruruz insanı, yoksa akılcı çözümlerle mi?
Yerli üretimi, milli serveti ve bilimi dışlayan her karar, ister kamu ister özel sektör eliyle alınsın, uzun vadede ülkeye zarar verir.
Yangınla mücadele sadece alevle değil, akılsızlıkla da olur.