AB Komisyonu, Yunanistan’ın su yönetim planlarını güncellememesi nedeniyle Adalet Divanı’na sevk edilmesi kararını aldı. Komisyon, Yunanistan’ın 2017 yılında yaşanan büyük sel felaketinin ardından su kirliliğini azaltmayı ve su teminini sağlamayı amaçlayan AB Su Çerçeve Direktifi gereğince nehir havzası yönetim planlarını güncellememesi üzerine harekete geçti. Ayrıca AB Sel Direktifi çerçevesinde Yunanistan’ın sel risk yönetimi planlarını da rapor etmediği belirlendi.
Yunanistan, 2023 yılında Tesalya bölgesinde meydana gelen sel felaketinin ardından 750 bin dönümün üzerinde alanın sular altında kalmasıyla büyük zarar yaşadı. Tarım ve hayvancılık alanlarının zarar görmesi ülke ekonomisine ciddi bir darbe vurdu. AB Komisyonu, üye ülkelerin su yönetim planlarını 6 yılda bir güncellemesi gerektiğini hatırlatırken, Yunanistan’ın bu konuda adım atmaması nedeniyle Adalet Divanı’na sevk edilmesi kararı alındı.
AB Komisyonu, Yunanistan’a bu konuda daha önce birkaç uyarıda bulunduğunu ancak ülkenin gereken adımları atmamakta ısrar ettiğini belirtti. Bu nedenle AB Komisyonu, Yunanistan’ın su yönetim planlarını güncellememesi ve risk yönetimi planlarını rapor etmemesi durumunda Adalet Divanı’na sevk edilmesine karar verdi. Bu durum Yunanistan’ı AB mevzuatına uymaya ve su yönetiminde gerekli adımları atmaya zorlayacak.
Yunanistan’ın Tesalya bölgesindeki sel felaketi, ülkenin su yönetiminde yaşadığı eksiklikleri gözler önüne serdi. AB Sel Direktifi ve Su Çerçeve Direktifi çerçevesinde üye ülkelerin su kaynaklarını korumak ve doğru yönetmek için belirli kurallara uymaları gerekmektedir. Yunanistan’ın bu kurallara uymaması ve su yönetim planlarını güncellememesi, ülkenin su kaynaklarının korunması ve sel risklerinin azaltılması konusunda ciddi sorunlar yaratabilir.
Sonuç olarak, AB Komisyonu’nun Yunanistan’ı Adalet Divanı’na sevk etme kararı, ülkenin su yönetimi konusundaki eksikliklerini gidermeye yönelik bir adım olarak görülmelidir. Bu durum, Yunanistan’ı su yönetim planlarını güncellemeye ve su kaynaklarını korumaya teşvik ederken, diğer AB üye ülkelerine de su yönetimi konusunda gerekli adımları atmaları konusunda önemli bir mesaj vermektedir.