İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sevk edilmesi beklenen 10. Yargı Paketine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Yeneroğlu, yargı paketlerinin hukukun gerekliliklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade ederek, “Adaletin edebiyatını yapmak veya adaletli görünmek değil, adaletli olmaktır” dedi. Bu bağlamda, adaletin tesis edilmeden herhangi bir sorunun çözülemeyeceğini ve bu mantıkla getirilecek 10 değil, 100 yargı paketinin de çözüm sunamayacağını vurguladı. Ayrıca, Gezi Olayları sürecinde Ayşe Barım’a yöneltilen suçlamaları “aşırı zorlama, dayanaksız ve altı boş” olarak nitelendirdi.
Yeneroğlu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e yönelik gerçekleştirilen saldırıyı da kınayarak, bu saldırının, 2019 yılında Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyla paralellik taşıdığını belirtti. O gün yaşananların, iktidar tarafından önemsenmemesi ve geçiştirilmesi gerektiğini hatırlatarak, saldırganın neredeyse alkışlandığını, AK Parti içerisinde “geçmiş olsun” denilmesinden kaçınıldığını ifade etti. Özel’e yapılan saldırı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “reddediyoruz ve lanetliyoruz” açıklamasının minimum bir gereklilik olduğunu söyleyen Yeneroğlu, devletin tepe noktalarındaki nefret dilinin toplumda kutuplaşmaya sebep olduğunu dile getirdi. Ayrıca, benzer saldırıların önlenebilmesi için manipülayon ve yalanların terkedilmesi gerektiğini belirtti.
Yeneroğlu, kamuoyuna “infaz düzenlemesi” olarak yansıyan 10. Yargı Paketine dikkat çekerek, birkaç ay önce yayımlanan 9. paketten bahsetti. Geçtiğimiz yıl bu dönemlerde ise 8. paketle ilgili görüşlerini paylaştığını hatırlatarak, temel sorunun sadece paket açıklamaktan çok, adaleti tesis etmek olduğunu ifade etti. Mevcut durumda bu tür tedbirlerin mevcut derin yaralar karşısında pansuman olduğu anlamına geldiğini vurguladı. İktidarın cezaevlerini boşaltma girişimlerini eleştirerek, 2010’dan beri Türkiye’nin nüfusunun sadece %20 arttığını, cezaevi nüfusunun ise %350 oranında artarak 400 bini geçtiğini belirtti. Bu koşullarda cezaevlerini boşaltmanın öncelikler arasında olmasının eleştirilecek bir durum olduğunu ifade etti. Ayrıca, cezaevlerinden çıkan kişilerin %45’inin yeniden suç işlediğini belirterek, bu sorunlarla yüzleşilmeden adil ve caydırıcı bir infaz politikasının izlenemeyeceğini, aksi takdirde toplumu daha ağır maliyetlerin beklediğini ifade etti.
Gezi Olayları’na dair yargılamalara ve Ayşe Barım’a sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan davaya atıfta bulunan Yeneroğlu, bu davaların temelsiz ve hukuk devleti ilkesine saldırı niteliği taşıdığını dile getirdi. Ayrıca, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Arif Aras hakkında düzenlenen “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” gerekçeli iddianameye de değinerek, yargılamalara yönelik eleştirilerin maddi unsurları oluşmayan fiillere ceza tehdidine dönüşümünü eleştirdi. Yeneroğlu, hukuki güvenliğin temelinin suç ve cezanın öngörülebilirliği olduğunu belirtti.
Son olarak Yeneroğlu, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırıların dayanılmaz bir duruma geldiğini ve ne hükümetten ne de uluslararası toplumdan bu konuda ses çıkmadığını belirtti. Hükümetin bu duruma kayıtsız kalmasını eleştirerek, hükümeti limanları soykırıma destek olan gemilere kullandığı için inisiyatif almaya çağırdı. Bu eleştirilerin yanı sıra, içi boş hamasi söylemlerin ötesine geçilmesi gerektiğinin altını çizdi.