Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, geçtiğimiz hafta sonu ünlü kadayıfçı Sıtkı Usta’nın Çukurambar şubesini ziyaret etti. Bu ziyaret, hem işletme sahipleri hem de çalışanlar için önemli bir olay olarak kaydedildi. Ziyaret sırasında, ziyaretin detayları ve Bakan Göktaş’ın işletmeye olan ilgisi hakkında bazı açıklamalar yapıldı.
İşletme yetkilisi İbrahim Altunbay, Bakan Göktaş’ı ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirirken, “Bakanımızı işletmemizde misafir etmek bizim için büyük bir onur. Kendilerinin ilgisi ve sıcak sohbeti bizleri çok mutlu etti” ifadelerini kullandı. Altunbay, ziyarette sektörel konular hakkında da görüş alışverişinde bulunma fırsatı yakaladıklarını belirtti.
Bakan Göktaş ayrıca işletme çalışanlarıyla da yakından ilgilenerek onların sektördeki deneyimlerini dinleme imkanı buldu. Çalışanlar ve diğer misafirlerle bir süre sohbet eden Göktaş, işletmenin faaliyetleri ve sektördeki gelişmeler hakkında bilgi alarak, kendi bakanlığı açısından önemli veriler elde etti.
Ziyaret, haberi takip edenlerin aklında başka bir düşünceyi de canlandırdı. Bu durum, merhum Prof. Necmettin Erbakan’ın geçmişteki bir basın toplantısındaki sözlerini hatırlattı. Erbakan, 12 Kasım 1979’dan 12 Eylül 1980’e kadar süren Süleyman Demirel başbakanlığındaki koalisyon hükümetini dışardan destekleyen Milli Selamet Partisi (MSP) lideri olarak, hükümeti “kerhen” desteklediğini ifade etmişti. Bir gazetecinin, “Neyi bekliyorsunuz?” sorusuna verdiği “Kadayıfın altının kızarmasını” yanıtı ise dikkat çekici bir benzetmeydi.
Erbakan, “Kadayıfın altı kızarmadan bu hükümeti uzaklaştıracak olursanız, bu zihniyet milleti aldatmanın gene bir fırsatını bulacaktır. Onun için kadayıfın altının kızarmasını bekleyeceğiz” demişti. Bu tür iktisadi ve siyasal metaforlar, toplumsal algıyı şekillendiren önemli unsurlardır. Ancak bu ziyaret esnasında akıllarda kalan soru şuydu: “Sahi, kadayıfın altı hâlâ kızarmadı mı?”
Bakan Göktaş’ın çocukluğunda duyduğu bu kadayıf metaforu, günümüzde siyasetin ve toplumsal olayların nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair ipuçları sunuyor. Baktığımızda, bir kadayıfın pişmesi kadar, toplumsal olayların ve gelişmelerin olgunlaşması da zaman ister. Bu tarz etkinlikler, yalnızca hükümet ile esnaf arasında bir iletişim aracı değil, aynı zamanda toplumda kaynaşmanın da bir yoludur.
Sonuç olarak, Bakan Göktaş’ın Sıtkı Usta’nın Çukurambar şubesine gerçekleştirdiği ziyaret, hem sektördeki gelişmelere ışık tutmuş hem de geçmişten günümüze uzanan bir iletişim kopuluğunun yeniden kurulmasına olanak sağlamıştır. Bu tür ziyaretler, toplumun farklı kesimlerinin bir araya gelmesine ve fikir alışverişinde bulunmasına olanak tanıyarak, Türk toplumunun tarihsel süreç içerisindeki olaylarla nasıl bağ kurduğunu ortaya koymaktadır. Kısacası, kadayıf sadece bir tat olmayıp, aynı zamanda toplumsal ve siyasi bir semboldür.