Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek!
Bir Hiçlikten Direnişe: Sustukça Büyüyen Sessizlik…
Bazen Haluk GİRTİ olarak radikal kararlar almak geliyor içimden. Her şeyi bırakıp gitmek, her şeyden ve herkesten uzaklaşmak ve her şeyi bilmeme rağmen susmak, kabullenmek… Çünkü etrafıma bakıyorum: Ağzı olan herkes konuşuyor, bağırıyor, yazıyor, çiziyor ama sistemde hiçbir şey değişmiyor. Ülkede olup bitenler, adeta bir tiyatronun kötü bir senaryosu gibi sürekli tekrar ediyor.
ÖZEL HABER
Mesela yargı onların, emniyet onların, ordu onların, medya onların… Sadece yapılar değil, zihinler de ele geçirilmiş. Gerçeği söyleyen ya susuyor, ya susturuluyor daha çok konuşursan önce gözaltı sonra ceza evi postası. Kalanlar ise kendi koltuklarını sağlama almak için kör, sağır, dilsiz rolü oynuyor.
Ve ben bir noktada kendi kendime soruyorum:
“Sen kimsin ki?”
Koskoca bir sistem, dev bir makine var karşında. Sen ne yapabilirsin ki? Atı alan zaten Üsküdar’ı geçmiş… Krallıklarını ilan etmişler. Her gün bir başka gösteri, bir başka gözdağı. Ve ben, bu sistemin karşısında koca bir hiç gibi hissediyorum kendimi bazen.
Ama sonra bir şey oluyor…
İçimde bir ses yükseliyor:
“Hiç de olsam, en azından satılık değilim!”
Hiç de olsam, onların yalanlarına ve yolsuzluklarına boyun eğmeyeceğim.
Hiç de olsam, gerçeğin yanında kalacağım.
Çünkü ben bu dünyaya susarak yaşamak için gelmedim.
Bu güne kadar da susmadığım gibi meslek hayatımda bir çok yolsuzlukları ve hırsızlıkları kamuoyu adına korkusuzca deşifre ettim. Peki bu kadar acar bir gazeteciysen Susurluk Skandalını hatta Adnan Oktar olaylarını hatta Tansu Çiller hükümetini devirip Ak Partiyi bile devletin başına getirebildiysen, sen herkesten daha yürekli ve daha güçlüsün demektir diyerek kendime ara gazı veriyorum zaman zaman.
Çocuklarımın hatta bırak çocukları torunlarımın yüzüne bakarken utanmamak için yaşıyorum.
Onurlu bir yaşam için, alnı açık bir ölüm için yürüyorum. Kefenim bile hazır zaten.
Evet, belki her şey bir anda değişmeyecek.
Belki beni susturacaklar, yine tek başıma yalnız bırakacaklar. Belki de hiç acımadan ortadan kaldıracaklar.
Ama şunu biliyorum:
Korku bulaşıcıysa, cesaret de bulaşıcıdır.
Ve bu ülkede hâlâ sesini kaybetmemiş bir kişi varsa, umut da vardır diye düşünerek bu hareketi başlatmak istiyorum.
Ben konuştuğumda bir kişi duyar.
Ama sustuğumda, bin kişi susar.
O yüzden bu bir isyan değil sadece,
Bu bir direniş biçimi.
Adına “hiçlik” dedikleri şey,
Aslında tertemiz bir vicdanın çığlığıdır belkide.
Ve o çığlık, bir gün tuğlaları değil duvarları yıkar.