Gazeteci Aslı Atasoy, sanat dünyasına dair çok yönlü eserleriyle tanınan Birol Bayram’ın çalışmalarını ele alan “Kitabın Rüyası” adlı bir belgesel hazırladı. Mayıs ayında Atlas Sineması’nda yapılan özel gösterimle izleyicilerle buluşan bu belgesel, festival yolculuğuna çıkmaya hazırlanıyor. Belgeselde Ahmet Ümit, Zeynep Atakan, Yekta Kopan, Mehmet Y. Yılmaz, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Horasan, Selçuk Altun, Sevengül Sönmez ve Gamze Varım gibi önemli isimler ile Atasoy’un görüşlerine de yer veriliyor.
Atasoy ile “Kitabın Rüyası” üzerine konuştuk.
- Bu belgesel fikri nasıl doğdu? Nasıl gelişti?
Sanırım bazı fikirler, keşfedilmeyi bekliyor. “Kitabın Rüyası” da böyle ortaya çıktı. Geçen yıl hazırlandığım Gırgır Dosyası için Birol Bayram ile bir araya gelmiştim. Gırgır’ın son dönem çizerlerinden biri olan Bayram’ın, 26 yıldır büyük bir yayınevinin görsel yöneticisi olduğunu ve bu süre içinde 6 bin kitap kapağı tasarladığını öğrenmek beni çok etkiledi. Bu durumun bir dünya rekoru olabileceğini düşünerek, yalnızca bir istatistik olmadığını; aynı zamanda derin bir kültürel arşivin kapısını araladığını fark ettim. Yapay zeka verilerine göre, yaklaşık 63 milyon kişi onun tasarladığı bir kitabı okumuştu ve neredeyse her üç evden birinde onun imzasını taşıyan bir kitap bulunuyordu. Bu görünmez belleği görünür hale getirmek istedim.
‘KOLEKTİF HAFIZA’
- Belgeselde dört yazar, bir film yapımcısı, bir karikatürist, bir ressam, bir reklamcı ve iki editör yer alıyor. Bu geniş yelpazeyi nasıl oluşturdunuz?
Filmin sadece bir biyografi olması yerine, kitap kapağı ve bu süreci önemli kılan sistem üzerine de odaklandım. Bu nedenle birçok önemli isme, kendi hikayelerinin kitap kapakları ile ilişkisini sordum. Ahmet Ümit, farklı tasarımcılarla çalışma fırsatı bulmuş bir yazar olarak, yayınevi değiştirdiği için neredeyse 200 farklı kitap kapağına sahip. Ümit, hem kendi bakış açısını hem de tasarımcılarla ilişkisini burada ve yurtdışında kitap kapaklarını anlatırken paylaştı. Zeynep Atakan ise, güzel sanatlar mezunu bir yapımcı olarak kapağa dair görüşleri ile film afişi ve kitap kapağı arasındaki ilişkiyi ele aldı. Diğer önemli isimlerden Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Horasan ve Tibet Sanlıman da Bayram’ın okuldan eski bağlarını aktardı. Sevengül Sönmez, edebiyat dünyasındaki deneyimiyle kitap kapağı ve tasarımcı ilişkisini anlattı. Mehmet Y. Yılmaz, dergi sektöründe Birol Bayram’ı keşfeden önemli bir gazeteci olarak görüşlerini paylaştı. Yekta Kopan, kendi yazar kimliği ile kapakları arasındaki bağı anlattı. Yazar Selçuk Altun ve Gamze Varım da belgeseldeki konuşmalarıyla katkıda bulundular. Amaçladığım, bir tür kolektif hafıza oluşturmaktı.
- Belgeselin izleyicide nasıl bir etki yaratmasını umuyorsunuz?
Filmi izleyenlerden şimdiye dek iki ortak yorum aldım. İlk olarak, daha önce dikkat etmedikleri kitap kapaklarına artık farklı bir bakış açısıyla yaklaşacaklarını söylediler. Diğer yorum ise, evlerine gidip Bayram tasarımına ait bir kitabın olup olmadığını kontrol edecekleri oldu. Şu ana kadar herkesin evinde en az bir Bayram tasarımlı kitap bulduğunu öğrendim. Film boyunca entelektüel bir yaklaşım sergilemek beni mutlu ediyor. Kitap kapağı, sadece estetik bir seçim değil, aynı zamanda bir kültürel yorum taşıyor. Tasarım, edebiyatın ilk karşılaşma noktasıdır. Bu önemi algılamak için izleyiciye göstermek gerekli. İzleyicilerin bir kitap kapağına bakarken, orada yatan emeği, sezgiyi ve düşünceyi fark etmelerini arzuluyorum. Belki de şöyle bir soru sormalarını istiyorum: “Bir kitabın rüyası nedir?”
DİRİMART’TA İKİ YENİ SERGİ
Mustafa Hulusi’nin “Dünyayı İçine Çekmek” isimli kişisel sergisi, Beyoğlu’nun sanat ve edebiyatın buluşma noktası olan Dirimart Pera’da açıldı. Sergi, sanatçının meyve ve çiçeklerin doğal dünyasını yansıtan fotogerçekçi resimlerini ses yerleştirilmiş bir formatta sunuyor. Bu eser, izleyiciye cömert bir doğurganlık hissi ile bir tür ötedünya deneyimi vaat ediyor. “Dünyayı İçine Çekmek” 22 Haziran’a kadar ziyaret edilebilir.
JORINDE VOIGT SERGİSİ DOLAPDERE’DE
Dirimart Dolapdere’deki Jorinde Voigt’un “365 Mevsim” başlıklı sergisi, sanatçının 2023 yılından itibaren ürettiği yağlıboya resimlerini ilk kez izleyiciyle buluşturuyor. Bu sergi, Voigt’un sanatsal pratiğinde yeni bir aşamayı temsil ediyor. Aynı zamanda, sanatçının imzası haline gelmiş paslanmaz çelik heykelleri ve büyük ölçekli resimleri de sergileniyor. Voigt’un bir yıl boyunca deneyimlediği algılar, hareket ve varlık hallerini içeren 365 Mevsim, izleyiciyi duyusal ve düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. Sergi, 29 Haziran’a kadar Dirimart Dolapdere’de görülebilir.