Adalet Varsa Herkes İçin İşlemeli! Kimse Kusura Bakmasın…
Sen Çalınca Bir Şey Yok, Ben Çalınca Suç Öyle mi?
Adaletin Terazisi Sadece Güçlüden Yana mı Tartıyor?
ÖZEL HABER
Toplumun vicdanını sarsan adaletsizlikler her geçen gün daha görünür hale geliyor. Sokakta yankılanan isyan artık tek bir cümlede toplanıyor:
“Sen çalınca bir şey yok, ben çalınca suç öyle mi?”
Bu söz, sadece bireysel bir serzeniş değil; ülkede adalet duygusunun sarsıldığının, eşitlik ilkesinin zedelendiğinin, hukukun sadece güçlülere çalıştığının bir göstergesi haline geldi.
Bir tarafta milyonları aşan yolsuzluk iddiaları, vergi affı haberleri, peşkeş çekilen ihaleler ve “cezasızlık” kültürü… Diğer yanda ise marketten bir kalıp peynir çalan yoksul vatandaşın dakikalar içinde tutuklanması.
Adalet Kimin İçin?
Artık adaletin terazisi masumla suçluyu ayırt etmekten çok, kim daha güçlü, kim daha etkili, kim daha bağlantılıysa onun lehine tartıyor.
Halk soruyor:
-
Milyonları götürenler neden dışarda?
-
Hangi servet nasıl edinildi?
-
Kim kimi koruyor?
Yanıt yok. Sadece sessizlik ve örtbas çabası var.
Hırsızlar Arasında Adalet Dağıtımı
İşin daha da ironik tarafı şu ki, artık hırsız hırsızı ihbar ediyor. Suç ortakları menfaat çatışmasına girince, biri diğerini ele veriyor. Polis bu çatışmaların ortasında kalıyor, yargı da gelen evraka göre işlem yapıyor. Bu tablo halk arasında şu yorumla özetleniyor:
“Eskiden polis hırsızı yakalardı. Şimdi hırsız hırsızı yakalatıyor. Demek ki ya herkes hırsız oldu ya da adalet diye bir şey kalmadı.”
Eşitlik Yerini Çifte Standarta Bıraktı
Vergi borcunu ödeyemeyen esnaf dükkan kapatırken, milyonluk vergi borcu olan holdinglere yapılandırma geliyor. Yoksul vatandaş için bir çuval kömür bile soruşturma konusu olurken, siyasilere hediye edilen milyonluk saatler ve uçaklar gündem dahi olmuyor.
Son Söz Yerine:
Bu ülkede artık suç, kim yaptığına göre şekil değiştiriyor.
Adaletin gözleri bağlı olabilir… Ama kulakları da sağırsa, işte o zaman hukuk devleti bir efsaneye dönüşür.
“Sen çalınca sistem, ben çalınca suç… Mesele çalmak değil, kimin ne kadar güçlü olduğudur.”