“`html
Sabahın erken saatlerinde kapı zilleri, yangın alarmı gibi sessizliğe gömüldü. Herkes evinden çıkarken, yok olan bir alışkanlık sarmaladı etrafı. Artık ne bahşiş toplamak için ev ev dolaşan Ramazan davulcularını, ne temizlik işçilerini, ne de bayramda şeker stoklayan çocukları duyabiliyorduk. Hepsi bir anda silinip gitti. Sorular kafamı kurcaladı: Onlar mı değişti, yoksa adetler mi? Hayır, ne onlar ne de adetler değişti. İşin asıl sebebi daha derindi; şartlar değişmişti.
Bir yandan toplum, üzüntü ve zorluklarla boğuşurken, bahşiş toplamak için bir araya gelmesi imkânsız hale geldi. Çocuklar o eski sevinçlerini, bayramda kapı kapı dolaşarak şeker toplamaktan uzak kalmışlardı. Çünkü şeker de yoktu ki, en azından biraz olsun çocukların yüzünü güldürebilsin. Bayram öncesi ve sonrası gelen okşayıcı şekerlerin yerini çaresizlik almıştı. Herkesin yüzü asıktı, sevinç yerini keder ve sıkıntıya terk etmişti.
Bir bayram daha geride kalmıştı; buruk bir bayramdı bu. Dostlarla değil, dertlerle baş başa kalınan bir dönemdi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, yine de akılda tutmak gereken şeyler vardı. Bayram gibi bayramları düşünmek; belki bir gün her şeyin eski neşesine kavuşabileceğine dair umut taşımak önemliydi. Unutulmaması gereken bir başka şey de, ‘Varsın kötü olsun durumlar, yeter ki ben kötü olmayayım!’ mottosuydu. Yaşanan olumsuzluklara rağmen, umut kapısını aralamak ve kutlu olsun demek gerekirdi.
Yüzlerdeki bu ağır yük ve dertler, toplumun bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyordu. Ama yine de buruk bir coşkuyla geçen bir bayramda, duyguların derinliğiyle, umudun peşinden koşmayı asla bırakmamak gerekiyordu. Belki geçmişin hatıraları, yaşanan güzel bayramların anıları içindeki o sıcak duyguyu tazelemek gerekiyordu. Onların hepsi, destek mahiyetinde bir hatıra olarak kalacaktı.
Hayat, belki bazen zorlayıcı ve karmaşık olabilir, ama umudu yitirmemek, geleceği daha aydınlık hale getirmenin ilk adımıydı. Ve unutulmamalıdır ki, her bayram, her kutlama, yaşanan duygusal anların bir bütünüdür. Bu bayram da böyle geride kaldı; buruk ama yine de kutlanmaya değer bir bayram olarak. Umudumuz hiçbir zaman tükenmesin; çünkü belki bir gün yarınlar daha güzel olabilir.
“`