CROSSROADS, 41. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Belgesel Yarışması’nda prömiyerini gerçekleştirdikten sonra Ankara Film Festivali ve Boğaziçi Film Festivali’nde “En İyi Belgesel” ödülünü kazanarak dikkatleri üzerine çekti. Senaryosu Sinan Yusufoğlu tarafından kaleme alınan bu belgeselin ana yapımcıları ise Bulut Reyhanoğlu ve Vanessa Medini Arslan. Belgeselin yönetmen koltuğunda ise, Uzak İhtimal, Yozgat Blues ve Anons gibi tanınmış yapıtların ödüllü yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun oturuyor.
CROSSROADS, Türk görsel sanatının dünya çapında tanınan dört önemli ismini bir araya getiriyor: Seçkin Pirim, Gülay Semercioğlu, Candaş Şişman ve Sinan Logie. Bu sanatçılar, belgesel aracılığıyla özgün estetik dünyalarını ve sanat yolculuklarını, gündelik yaşamları ile şehirle kurdukları ilişkiler üzerinden seyirciye aktarıyor. Belgesel, geçmişi, geleceği, kaosu, kültürü, kenti ve farklı sanat disiplinlerini bir araya getiren kozmopolit şehir İstanbul’un derinliklerine ışık tutuyor. Sanatçılar, İstanbul’daki atölyelerinden çıkan eserleri, şehrin büyüleyici sokaklarından dünyanın önemli sanat galerilerine ve müzelerine ulaştırıyorlar.
CROSSROADS, aynı zamanda sanatçıların yaratım süreçlerine, düş dünyalarına ve sanatın sosyal meselelere olan etkisine yönelik önemli bir araştırma da sunuyor. Belgeselin içeriği, sanatçıların çağdaş sanat üzerindeki etkilerini ve şehir hayatındaki yansımalarını sorgularken, izleyicilere de düşündürücü bir perspektif kazandırıyor. Belgesel, izleyiciye sadece sanatçıların değil, aynı zamanda İstanbul’un kendisinin de bir karakter olarak yer aldığı bir anlatı sunuyor.
Mahmut Fazıl Coşkun’un yönetmenliğinde, CROSSROADS, izleyicilere etkileyici ve ilham verici bir deneyim yaşatırken, aynı zamanda Türk sanat dünyasının dinamik yapısını da gözler önüne seriyor. Belgeseldeki sanatçılar, sanatın ne kadar çok yönlü ve çeşitli olduğunu gösterirken, yaratım süreçlerinin sadece bireysel bir yolculuk olmadığını, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir bağlama dayandığını da ortaya koyuyorlar.
Bu bağlamda, CROSSROADS, yalnızca bir belgesel olmanın ötesine geçiyor; aynı zamanda bir sanat manifestosu ve İstanbul’un sanat hayatına dair derin bir bakış sunuyor. İzleyici, bu belgesel aracılığıyla İstanbul’un hem bir sanat merkezi hem de bir yaşam alanı olarak ne denli zengin olduğunu, sanatçılar aracılığıyla tanıma fırsatı buluyor. Sonuç olarak, CROSSROADS, hem sanatseverler için hem de sinema tutkunları için kaçırılmaması gereken bir yapım olarak öne çıkıyor.