Kadınların dijital güvenliğini korumak için daha kapsayıcı yasaların gerekliliğini vurgulayan Bitdefender Antivirüs Türkiye distribütörü Laykon Bilişim’in Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, kadınlara yönelik teknoloji destekli şiddetin artan etkilerini ele alıyor. Dijital dünyanın günlük hayatı dönemsel olarak dönüştürdüğü bu yıllarda, eğitimden ekonomik fırsatlara uzanan birçok alanda sağlanan yararların yanı sıra, cinsiyete dayalı şiddetin de artmasına zemin hazırladığı gözlemleniyor. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik siber şiddet, dijital platformların sağladığı anonimlikten faydalanan saldırganların zarar verici davranışlar sergileyerek toplumsal bir sorun haline geldi.
Küresel ölçekte kadınlara yönelik taciz, istismar ve küçümseme olaylarının artış göstermesi, bu sorunların ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor. Sadece Avrupa Birliği’nde, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik çevrimiçi şiddetin yıllık ekonomik maliyetinin 49-89 milyar euro civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra, uluslararası düzeyde yapılan araştırmalar, kadınların ve kız çocuklarının yüzde 58’inin bir tür çevrimiçi taciz ile karşılaştığını ortaya koyuyor. Alev Akkoyunlu, zayıf veya tutarsız yasal düzenlemelerin, kadınlara yönelik siber şiddeti artırdığına dikkat çekerek, aynı zamanda birçok kurbanın haklarını aramada zorlandığını aktarıyor.
EN YAYGIN ŞİDDET İFTİRA, SİBER TACİZ, NEFRET SÖYLEMİ
İnternetin uluslararası ve anonim yapısı, siber şiddetin ülkeler arası sınırları aşabilmesine olanak tanırken, failleri sorumlu tutma çabalarını da zorlaştırıyor. Siber saldırganların bu durumu fırsat bilerek farklı yöntemlerle kadınları hedef almaları, söz konusu sorunları daha da derinleştiriyor. Yapılan çeşitli araştırmalar, dijital şiddetin en yaygın türleri arasında yanlış bilgilendirme ve iftira (%67), siber taciz (%66) ve nefret söylemi (%65) bulunduğunu göstermektedir. Üstelik kimliğe bürünme (%63), bilgisayar korsanlığı ve takip (%63) gibi yöntemlerin yanı sıra astroturfing (%58) gibi metodlar da kadınların dijital itibarını ciddi biçimde tehdit ediyor.
Dahası, video ve görüntü tabanlı taciz (%57), doxing (%55) ve şiddet içerikli tehditler (%52) gibi durumlar, mağdurların psikolojik ve sosyal yaşamlarının olumsuz etkilenmesine sebep oluyor. Çevrimiçi platformlarda, istenmeyen görüntüler ya da cinsel içerik paylaşımları (%43) gibi durumlar, kadınların kendilerini güvende hissetmelerini engelleyerek sosyal etkileşimlerini kısıtlamaktadır. Bu sebeplerle, siber şiddetin çeşitlenerek arttığı günümüzde, mağdurların korunması amacıyla daha güçlü ve etkili yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu bir kez daha vurgulanıyor.
Siber şiddetin çeşitli şekillerde yaygınlaşması, hem toplumun genel sağlığı hem de bireylerin ruhsal durumları üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu durumu ele almak ve çözüm üretmek, hem yasaların güçlendirilmesi hem de toplumsal bilincin artırılması ile mümkün olacaktır. Kadınları hedef alan dijital şiddetle mücadele, bir bütün olarak toplumsal bir sorumluluk olarak kabul edilmeli ve bu alanda atılacak her adım, güvenli bir dijital alan oluşturma adına önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.