USD39,10
%0.02
EURO44,23
%0.08
BIST9.215,94
%0.42
Petrol65,39
%1.66
GR. ALTIN4.121,54
%-0.28
BTC4.229.853,30
%-0.69
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
  1. Haberler
  2. Gündem
  3. Doğu-Batı Şiir İlişkisi: Âkif ve Yahya Kemal

Doğu-Batı Şiir İlişkisi: Âkif ve Yahya Kemal

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


30.10.24 tarihinde yayımlanan ilk yazıyla başlayan serinin ikincisinde, Doğu Batı Yayınları’ndan çıkan “Modern Türk Şiiri” kitapları üzerine düşünmeye devam ediyorum.

İlk kitaptaki yazılardan Mehmet Âkif üzerine kaleme alınan bölümde, (Âlim Kahraman), Âkif’in Fransızca La Martine okuyarak Sadi’deki sanat sırrını Lamartine’i okurken fark ettiğini” belirtmesi dikkat çekiciydi.

Doğulu bir şair ile Batılı bir şair arasında böyle bir bağlantı kurulması gerçekten etkileyici değil mi?

Bu konuyu ele alırken Goethe’nin Fars dilinin ünlü şairi Hafız’ı okumak için Farsça (ve Arapça) öğrendiğini hatırladım; büyük eseri Batı-Doğu Divanı’nı da göz önünde bulundurursak bu durum oldukça düşündürücü. Ayrıca, Melâhat Özgü’nün Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisinde yayımlanan “Goethe ve Hafız” başlıklı makalesini araştırırken buldum ve okumaya başladım!

Sözünü ettiğim Âkif üzerine yazıda, onun “Fransız natüralist romancılarından Zola’nın eserlerine özel bir dikkatle eğildiğini, bu romanlardan ibretler çıkardığını ve kendisindeki realist damarın bunlardan beslendiğini” öğrendiğim için yeni bir bilgiyle karşılaştım.

Mehmet Âkif, sol görüşlü çevrelerce az bilinen, genellikle siyasal bağlamda tanınan bir şairdir.

Şiir dinletilerimde, yeri geldikçe “Kirazlı Mescit Sokağı”, “Parkta Rastladığım Adam” gibi eserlerimle Âkif’in “Seyfi Baba” ve “Küfe” başlıklı şiirleri arasındaki benzerliklere dikkat çekerim; onun insancıl ve vicdanlı bir şair kimliği taşıdığını vurgularım.

***

Ayrıca, bahsi geçen kitapta Yahya Kemal üzerine yazılan bölümde (Pınar Aka) beni hayal kırıklığına uğrattı.

Ezberimdeki onun “Kar Musikileri”, “Açık Deniz” ve “Akşam Musikisi” gibi muhteşem dizelerle bezeli şiirleri, yirminci yüzyıl ve sonrası Türk şiirinin en sağlam dil temellerini oluşturmaktadır.

Bununla birlikte, şairin yaşam öyküsüyle paralel olarak şiirlerinden örnekler okurken, örneğin “Kaybolan Şehir”deki “Vaktiyle öz vatanda bizimken bugün niçin/ Üsküp bizim değil? Bunu duydum, için için” dizeleri, Nurullah Ataç’ın Abdülhak Hamit Tarhan’ın Makber’inde takıldığı “Ne çay içerdi ne kahve erken/ Kalkıp piyano çalardı derken” benzeri “dizeleri” hatırlattı…

***

İlk kitapta şiirle doğrudan ilgili olmasa da Yılmaz Varol’un “Ahmet Haşim’in Bir Mektubu ve Devlet Kapısında Türk Edipleri” başlıklı yazısı dikkat çekicidir. Ardından Erkan Irmak’ın Nâzım Hikmet üzerine yazdığı yazı ise, emek ürünü olmasına karşın, yalnızca bu büyük şair hakkında çok az bilgiye sahip olan okuyucular için ilgi çekici olabilir. Bu tür biyografik sürece dair makalelerin ortak yazgısı olarak ortaya çıkmaktadır.

İlk kitapta, Nâzım Hikmet üzerine kısaltılmış bir yazının yanı sıra “Memleketimden İnsan Manzaraları” ve “Saman Sarısı” gibi eserler üzerine biçim-dil ve söyleyiş özelliklerini irdeleyen bir yazının yer alması son derece yerinde olurdu.

***

İlk kitapta Oktay Yivli, “Erken Cumhuriyette Öz Şiir Arayışı” başlıklı yazısında, “hecenin ikinci kuşağı içinde yer alan” beş şair; Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Ahmet Muhip Dıranas ve Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirlerini inceliyor.

Yivli, yazısının girişinde “Seleflerin poetikası” başlığı altında, bu şairlerin öncelik olarak gördüğü Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’in şiir anlayışlarını özetliyor. Bilindiği üzere Ahmet Haşim’e göre, şiirde anlam “İlk planda gerekli olan bir öğe değildir. Önemli olan sözün anlamı değil, söylenişidir. Şiirde anlam, müzikal uyumun ortaya çıkardığı ve ritmin oluşturduğu çağrışımdan başka bir şey değildir.” Yahya Kemal’in Paul Valery’ye ait “poésie pure” teriminin karşılığı olarak kullandığı “halis şiir” teriminin içeriği de (Edebiyata Dair kitabındaki görüşlerinin özeti olarak) Haşim’in düşüncelerinden çok uzakta değildir.

Buna karşın Haşim’den farklı olarak Yahya Kemal, dili öne çıkararak ve Türkçeyi ustaca kullanarak 20. yüzyıl şiirinin dil yapısını oluşturan eserler kaleme almıştır.

Konuyu devam ettireceğim.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Doğu-Batı Şiir İlişkisi: Âkif ve Yahya Kemal
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Girdap Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!