Önceki yazımızda, Avrupa’da “sağ akımların” güçlenmesine sebep olan faktörler arasında Ukrayna Savaşının ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların rolüne vurgu yapmıştık. Bu gelişmelerin, Ukrayna’daki “işbirlikçi” hükümetlerin ülkelerini sürükledikleri felaketlerin ne denli acı sonuçlar doğuracağını bütün dünyaya gösterdiğine dikkat çekmiştik. Ayrıca, Ukrayna’nın değerli madenlerini yağmalama hayalinin Avrupa’daki “düzen partilerinin” yıpranma sürecini hızlandırabileceği konusunu da ele almıştık. Yazımızı ise, bu tür paylaşım kavgalarının genellikle getirdiğinden fazlasını götüreceği uyarısıyla sonlandırmıştık.
Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından, ABD-Avrupa bloku ile Çin-Rusya bloku arasındaki ilişkilerde hızlı bir değişim süreci başlamıştır. Görünen o ki, Trump ve Vladimir Putin arasındaki yakınlaşma, iki blok arasındaki ilişkilerde cevapsız kalınamayacak pek çok yeni değişim ve dönüşüme neden olacaktır. Bu değişim ve dönüşüm o denli hızlı bir biçimde gelişiyor ki, bizler gibi bu olayları haftada birkaç yazı ile yorumlamaya çalışanlar, bu gelişmelere yetişmekte zorluk çekiyor.
Sonuç olarak, konumuzu bir cümle ile özetlemek gerekirse: Bütün dünyada uluslararası ilişkilerde hızlı bir “ezber bozulması” süreci başlamıştır. Bu sancılı süreç, ülkelerin ekonomik ve siyasal iç yapılanmalarında önemli değişimlere yol açacaktır. Avrupa’da “sağcı” partilerin yükselişi de bu değişim süreci ile yakından bağlantılıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’nın kaderini ABD ve NATO’ya bağlayan düzen partileri, önümüzdeki dönemde ülkelerine yeni bir yön çizmek isteyen siyasal güçler karşısında yerlerini bırakacaklardır.
Dipnot
Dip notlar genellikle bir yazının sonuna açıklama amacıyla eklenir; ancak bu dipnot, standartlardan farklı bir nitelik taşımaktadır. Bu köşenin yazarının gazetesi ile olan ilişkisi, 1995 yılında “Siyah Beyaz”ın kuruluşundan başlayarak günümüze uzanan otuz yıllık bir süreyi kapsamaktadır. Bu süre içerisinde genel yayın yönetmenliğinden danışmanlığa, editörlükten köşe yazarlığına kadar pek çok görevde bulundum. Bu köşedeki yazarlığım on yılını doldurmuş bulunmaktadır.
Artık yetmiş beş yaşını geride bıraktığım bu günlerde, gazetecilikten “emekli” olma kararı aldım. Günlük gelişmeleri izlemekten ziyade, yapmaya fırsat bulamadığım işlere yönelme kararı verdim. Bu kararımı bir süre önce gazete yönetimi ile paylaştım ve yerime bir köşe yazarı bulmaları için onlara zaman tanıdım. Nihayet, bu talebimin karşılandığını memnuniyetle öğreniyorum.
Yazılarıma son verirken, öncelikle gazetenin kurucusu Sayın Ünsal Gündoğan ve daha sonra onun görevini üstlenmiş olan Sayın Fırat Gündoğan’a bunca zaman benimle “katlanmış” oldukları için teşekkür etmek istiyorum. Bu gazetede geçirdiğim otuz yıl boyunca, görüşlerimden dolayı tek bir gün bile müdahalede bulunmamış, tek bir yazıma bile müdahale edilmemiştir. Aramızdaki dostluğu her zaman yaşayacak ve koruyacağız.
Ayrıca, sayıları pek fazla olmayan okurlarıma da düşüncelerimi paylaştığım yazılara değer verip takip ettikleri için teşekkür ediyorum ve hepinize “hoşçakalın” diyorum.