Filistin’deki Çocuk Hakları İhlalleri
Başkent Gazete’nin ofisinin Telegram hesabından yapılan açıklamaya göre, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana, işgal altındaki Batı Şeria’da en az 770 çocuğun gözaltına alındığı bildirilmektedir. Bu durum, bölgedeki çocuk hakları ihlallerinin ne denli ciddi bir boyuta ulaştığını gözler önüne sermektedir. İşgal altındaki arazide, hapishanelerde şu anda 350 kadar çocuğun bulunduğu ifade edilmektedir.
Açıklamada, Ofer ve Megiddo hapishanelerinde ve ordu kamplarında tutulan 12 yaş ve üzerindeki mahkum çocukların maruz kaldığı büyük ihlallere dikkat çekilmektedir. Söz konusu ihlaller arasında; çocukların kıyafet ve ayakkabılarına el konulması, dış dünyadan tamamen izole edilmesi, darbedilmesi, ölümle ya da aileye zarar vermekle tehdit edilmesi, tıbbi ihmal ve yetersiz beslenme, iftar ve sahur zamanında elektriklerin kesik olması nedeniyle karanlıkta yemek zorunda bırakılma gibi ağır koşullar sıralanmaktadır.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı saldırıların ardından, 7 Ekim 2023’ten itibaren Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda belirgin bir artış yaşanmaktadır. Bu durum, Filistin halkı üzerindeki baskının ve şiddetin arttığının bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır. Özellikle çocukların maruz kaldığı bu ihlaller, uluslararası insan hakları kuruluşları ve çocuk hakları savunucuları tarafından şiddetle kınanmakta ve bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Uluslararası toplumun bu alandaki durumu izleyip izlememesi, çocuk haklarına saygı gösterilmesini sağlamak için hayati bir önem taşımaktadır. Gözaltına alınan ve hapiste tutulan çocukların yaşadığı zorluklar, insanlık adına acil bir müdahale gerektirmektedir. İlgili tarafların bu konuda atılacak adımları merak la beklenmektedir.
Filistin’deki bu gelişmeler, sadece bölgedeki değil, dünya genelindeki insan hakları savunucuları için de alarm verici bir durum oluşturmaktadır. Çocukların savaşın ve çatışmanın en savunmasız kurbanları olduğu düşünülürse, bu ihlallerin önlenmesi için somut adımlar atılmasının gerekliliği daha da belirginleşmektedir. Önümüzdeki günlerde yapılacak uluslararası toplantı ve görüşmelerde bu meselelerin açıkça tartışılması beklenmektedir.