Onca dert, onca yokluk içinde var olan futbol, tuhaf bir şekilde dertlere derman gibi görünen bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Futbol, taraftarlar için sadece bir spor dalı olmanın çok ötesinde. Tuttuğu takımın, ezeli rakibini yenmesinin ardından değişen yürüyüşleri, mahallenin kabadayısı edasıyla yürüyüş yapmalarına yol açıyor. İnsanlar için, cebinde paranın olmamasının pek önemi kalmıyor; çünkü sevinç, futbolun getirdiği galibiyetle dolup taşıyor.
Kişi, sadece cüzdanının boşluğunu umursamadan, tuttuğu takımın zaferiyle yaşamaktan keyif alıyor. Eğer takım farklı bir skorla galip gelirse, bu sevinç katlanarak artıyor. Şampiyonluk daha da hissediliyorsa, hayatın zorlukları ve pahalılığı bir kenara itiliyor. Deli divane bir konvoy geçerken, insanlar coşkuyla bağırıp çağırıyor; sevinçten neredeyse eski püskü kıyafetlerini parçalayacak noktaya geliyorlar. Bu tutku, futbolun insan hayatındaki etkisini gözler önüne seriyor.
Futbol, sadece bir oyun değil, aynı zamanda insanların umudunu besleyen bir tutku. Portekiz’in faşist askeri cuntasında Maliye Bakanı olarak görev yapan Antonio Salazar, 1926 yılında “futbol olmasaydı, ben ülkeyi yönetemezdim” demiştir. Bu sözleri, günümüzde futbolun toplum üzerindeki derin etkisini yansıtan bir örnek olarak hatırlanıyor. Politika ve futbol ilişkisi üzerine her tartışmada, Salazar’ın bu sözleri gelecekteki büyük tartışmalara zemin hazırlıyor.
Zaman geçtikçe futbol, halk kitlelerinin ayrılmaz bir parçası haline gelerek, oy avcılığının etkin bir unsuru olmayı başardı. Kısa sürede köşe dönme aracı olarak algılanan futbol, yalnızca gençleri değil, aynı zamanda ebeveynleri de etkisi altına alarak onların gelecekteki hayallerini şekillendirdi. Çoğu anne-baba, erkek çocuklarının doktor ya da bilim adamı olmasını isterken, “futbolcu olacak” hayaline dönüşen söylemlerle bu arzu değişiyor. Futbol, bugün bile cazibe merkezi olmayı sürdürüyor.
Bu bağlamda, futbolun bu çekiciliği, insanları günlük hayattaki gerçek sorunlardan daha fazla uzaklaştırmamalı. İnsanların gözleri, bu cazibenin etkisiyle dumanlı görünüyor olabilir; ancak hayatın gerçek meselelerine dair net bir görüş açısı kaybolmamalıdır. Futbol, insanların hayatına neşe ve mutluluk katan bir oyun olmasına rağmen, bu tutkunun gerçek sorunlardan kaçışın bir aracı olmaması gerektiği unutulmamalıdır.