Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı için Kanada’ya gitmeden önce yazılı bir açıklamada bulundu. Baerbock, G7 ülkelerinin dışişleri bakanlarının görüş alışverişinde bulunmasının önemine değinerek, bu tür toplantıların gerekli olduğunu belirtti. Toplantının gerekçesi olarak, Rusya’nın Ukrayna’daki savaş hedeflerine ulaşamamış olmasının, başta Ukraynalıların cesareti ve G7 ülkelerinin sağladığı destek ile doğrudan ilişkili olduğunu ifade etti.
Baerbock, “Barışa giden yol güç ve birlikten geçer. Putin’in anlayacağı bir dil.” ifadeleriyle, G7 ülkelerinin birliğinin önemini vurguladı. Bu bağlamda, Avrupalıların güçlü ve güvenilir ortaklar olarak durduğuna dikkat çekti. Baerbock, “Gelecekte Avrupa’da güvenliğimiz ve savunmamız için daha fazlasını yapacağız.” diyerek, Avrupa’nın güvenlik ve savunma stratejilerine dair kararlılığını dile getirdi.
Baerbock ayrıca, “Yeni bir gaddarlık döneminin başladığını” vurgulayarak, dünya genelinde barış istemeyen ve sadece güçlünün hakkına inanan devletlerin varlığına dikkat çekti. Bu durumun, ortaklık ve kurallara dayalı düzeni koruma yollarını sorgulattığını belirtti. G7’nin bu bağlamda önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Baerbock, “Görüş ayrılıklarımız olabilir fakat sonuçta çağımızın merkezi güvenlik sorunlarına cevap bulup bulamadığımıza göre değerlendirileceğiz.” dedi.
Bakan Baerbock, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşa, Çin’in Hint-Pasifik bölgesindeki tutumuna ve Orta Doğu’daki krizlere dikkat çekerek bu konuların herkesin güvenliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizdi. Ayrıca, bu zorlukların G7 ülkelerinin ortak çıkarlarıyla ilişkili olduğunu belirterek, “Bu konulardaki ortak çıkarlarımız, bizim ortak pusulamızdır.” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.
Özetle, Baerbock’un açıklamaları, G7 ülkelerinin uluslararası güvenliğin sağlanmasına yönelik birliğinin ve dayanışmasının önemini vurgulamakta. Özellikle, Rusya’nın Ukrayna’daki tutumunun yanı sıra Asya-Pasifik bölgesindeki gelişmelerin ve Orta Doğu’daki sorunların, uluslararası güvenliği tehdit eden unsurlar olarak değerlendirildiği açıktır. G7’nin attığı adımlarla, bu zorlukların üstesinden gelmek için daha etkin bir işbirliği ve strateji geliştirilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmektedir.