Futbolun değişmez bir kuralı vardır…
Yenilmeyecek hiçbir takım yoktur. Gençlerbirliği’nde; Hüseyin Eroğlu’nun göreve başladığı 6 Ocak tarihindeki Sakarya deplasmanında alınan beraberlikten bu yana tam 11 hafta süren yenilmezlik süreci sonunda, tıpkı depremlerde fay hatlarında biriken stresin kırılmasına benzer bir olay yaşandı. Bu sürecin sona ermesinin ardında yatan sebepleri anlamak önemlidir.
Haftalar geçtikçe, futbolcular üzerinde antrenör ve taraftarların beklentilerinin artmasının oluşturduğu psikolojik baskı, takımın performansını olumsuz yönde etkiledi. Gençlerbirliği, rakipleri için artık tehlike arz eden bir hedef takım haline gelmişti. Elbette, her futbolcunun kötü bir gün geçirme hakkı olduğu unutulmamalıdır. Canlarını dişine takarak mücadele eden futbolcuların, üzerlerindeki artan baskılara ne kadar dayanacakları merak konusuydu.
Maçların kilit isimlerine bir göz atacak olursak, kaleci Erhan her karşılaşmada yaptığı kurtarışlarla takım arkadaşlarına moral verirken, 5 maç üst üste kalesini gole kapatmış olması, onun takım için ne denli önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi. Savunmanın bel kemiği olan kaptan Sinan’ın yaptığı hataların, takımın genel performansını etkilemesi söz konusu olabilirdi. Ayrıca Etebo’nun uzun süreli sakatlığı sonucunda son anda kadroya katılan Âdem Eren’e yüklenmek haksızlık olabilirdi. Bu sezon takım açısından en büyük sıkıntı, santrafor pozisyonunda yaşanan eksiklikti; Metehan’ın attığı 11 gol ve 4 asist ile katkısı, takımın pozitif tarafını oluşturuyordu. Diğer yandan, 35 yaşındaki dinamo Amilton’un 6 gol ve 7 asistlik performansı takıma ciddi bir katkı sağladı.
Çorumspor ise, son 4 hafta içinde yalnızca 1 puan alabilmişti. Tuncay Şanlı’nın gelişiyle birlikte yaşanacak bir değişim, Gençlerbirliği gibi olumlu bir yönelim düzeltebilir düşüncesi hakimdi. Fakat bu durum, birkaç olumsuzluğun bir araya gelmesiyle, Gençlerbirliği’nin yenilgesi için ayrıntılı analizler yapılması gerektiğini gösterdi.
Çorum’da futbolcuların yeni hocalarına kendilerini gösterme çabası doğrusu takıma olumlu katkı sağladı. Atilla, bu sezondaki ilk golünü atarken, ikinci gollük asist yine Atilla Turan tarafından yapıldı. Bu durum, onun savunmanın üzerinde nasıl cesurca oynadığının ve Amilton’u iyi analiz ettiğinin bir göstergesi olmuştur.
Şimdi Hüseyin Eroğlu ve ekibinin, yaşanan bu yenilgiden ders çıkarmaları ve telafi edecek önlemleri vakit kaybetmeden almaları zorunludur. Her ses getiren yenilgide hakemi sorumlu tutma çabasını, belki de bunu haklı çıkaracak doğru bir örnekle göstereceksek, işte sahada Ömer Tolga Güldibi vardı. Kocaeli bölgesi hakemi, maç boyunca tüm takdir hakkını rakip takım lehine kullanarak, özellikle skoru 2-1’e getirdikten sonra Çorumlu futbolcuların zaman çalmalarına göz yumması dikkat çekti. Aynı zamanda Kadir Seven’in futbolu voleybola çevirme sevdasına aleni bir şekilde izin vermesi, deplasman takımlarının galibiyet konusundaki kötü istatistiğini düzeltme çabası olarak önemli bir detaydı.
Gençlerbirliği’nin Süper Ligde 2002 ve 2003 sezonunda şampiyonluğunun hakemler yüzünden nasıl engellendiğine tanıklık ettik. Bu nedenle, en azından 1. ligde 102 yıllık köklü bir çınarın hakkını yemenin kimseye fayda sağlamayacağını düşünmekteyim.