Niğde ilinde yer alan Hüdavent Hatun’un türbesi, Anadolu’nun ilk kadın valisi olarak bilinen Hüdavent Hatun’a aittir ve türbe, Türk mitolojisi ile İslam öncesi dönemlere ait birçok sembolik süsleme ile dikkati çekmektedir. Anadolu Selçuklu Sultanı IV. Rukneddin Kılıç Arslan’ın kızı olan Hüdavent Hatun’un türbesinin yapımına 1312 yılında başlanmış olup, günümüzde restore edilerek ziyarete açılmıştır. Bu türbe, Selçuklu döneminin hükümdarlık sembolü olarak bilinen çift başlı kartal figürü, aslan, insan başlı huma kuşu gibi motiflerle dolu olan eşsiz bir sanat eseri olarak öne çıkmaktadır.
“SÜSLEMELERİYLE BENZERSİZ BİR YAPI”
Uzman Sanat Tarihçisi Burak Paklacı, türbenin süsleme programının eşsizliğine dikkat çekerek, bu işlemelerin tesadüfi olmadığını ve İslam öncesi Türk sanatının izlerini taşıdığını ifade etmiştir. Paklacı, “Türbe üzerindeki çift başlı kartallar, ejder başları, insan yüzleri, aslan ve koyun gibi tasarımlar, İslam öncesi inançlara ait figürlerdir. Bu türbenin sahip olduğu süslemeler, Türk-İslam sanatının ve İslam öncesi Türk sanatının eşsiz bir birleşimini sunmaktadır” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Böylece, Hüdavent Hatun Türbesi’nin sanatsal ve kültürel değerine vurgu yapılmıştır.
“KENDİ TÜRBESİNİN TASARIMINA YOĞUN İLGİ GÖSTERDİ”
Hüdavent Hatun’un türbe yapım sürecine bizzat katıldığını ve tasarım aşamasında çok sayıda sanat kaygısı taşıdığını söyleyen Paklacı, Hüdavent Hatun’un İlhanlı Sarayı’nda geçirdiği 16 yıl boyunca burada öğrendiği Budist gelenekler ve İslam öncesi Türk sanatına dair bilgileri türbesinde kullanmayı tercih ettiğini aktarmıştır. Ayrıca, türbede yer alan Tahrim Suresi’nin bir ayetinin, Hüdavent Hatun’un saraydaki zor zamanlarına dair bir iz taşıdığı ifade edilmiştir. Bu durum, türbenin sadece sanatsal değil, aynı zamanda duygusal bir derinliğe sahip olduğunu göstermektedir.
TURİZM İÇİN BÜYÜK POTANSİYEL
Hüdavent Hatun Türbesi’nin turizm açısından büyük bir potansiyel taşıdığına da dikkat çeken Paklacı, doğru tanıtım ve turizm politikalarıyla türbenin turist akınına uğrayabileceğini belirtmiştir. Türbenin üzerindeki figürler ve süslemelerin saat yönünde gezilmesi gerektiğini vurgulayan Paklacı, ziyaretçilere zengin kültürel mirası keşfetmeleri için çağrıda bulunmuştur. Bu tür etkinlikler, hem yerel halkın hem de turistlerin kültürel bilincini artırırken, bölgenin turizm gelişimine de katkıda bulunabilir.
Sonuç olarak, Hüdavent Hatun Türbesi, Türk mitolojisinin ve İslam öncesi Türk sanatının nadir örneklerini görmek isteyen ziyaretçilerini bekleyen önemli bir mekandır. Bu türbe, hem sanatsal estetiği hem de kültürel derinliği ile Niğde’yi ziyaret edenlerin ilgisini çekmektedir. Hüdavent Hatun’un türbesi, sanatın ve tarihsel kimliğin dolu dolu hissedildiği bir atmosfer yaratırken, aynı zamanda kazandığı restorasyon ile takip eden nesillere aktarılmakta olan büyük bir mirası temsil etmektedir.