İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yolsuzluk soruşturması başlatıldı. Bu süreçte, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklandığı soruşturmaya dair yeni ayrıntılar ortaya çıktı.
İBB’nin iştirak şirketlerinden sorumlu üst düzey yöneticilerden biri olan Ertan Yıldız’ın sessizliğini bozduğu belirtildi.
ÖNEMLİ BİLGİLER VERDİ
Kamuoyunda “İmamoğlu’nun kasası” olarak bilinen Yıldız, soruşturma çerçevesinde dilekçe vererek itirafçı olduğu bilgisi edindi.
Avukat Serdar Tokdemir, Ertan Yıldız’ın itirafçı olmasıyla birlikte merak edilen konulara açıklık getirdi.
İşte sürecin detayları…
Ertan Yıldız’ın dilekçesi hangi açıdan hukuki bir itiraftır?
ERTAN YILDIZ’IN DİLEKÇESİ HANGİ AÇIDAN HUKUKİ BİR İTİRAFTIR?
Ertan Yıldız’ın dilekçesi, Türk Ceza Kanunu’nun 221. maddesi gereği “etkin pişmanlık” kapsamında hukukî bir itiraf niteliği taşımaktadır. Bu beyanlar, özellikle TCK m.255’te belirtilen “yetkili olmaksızın ihale yönlendirme teşebbüsü” ve TCK m.250’de geçen “kamu görevlisinin ihaleye fesat karıştırması” ile ilgili suçlara iştirak ve örgütlü yapı görünümü sunmaktadır. Kendi resmi ihale yetkisi bulunmamasına rağmen, siyasi etkisi ve yönlendirme arz ederek bazı iştiraklerde ihale süreçlerinde müdahil olduğunu belirten Yıldız, ihlalin dolaylı sorumlularını da açığa çıkarmaktadır.
İMAMOĞLU’NUN DOĞRUDAN TALİMAT VERMEDİĞİNİ SÖYLÜYOR, BU ONU HUKUKEN SORUMSUZ KILAR MI?
Hayır. Türk Ceza Kanunu’na göre suçun varlığı için doğrudan yazılı ya da açık bir talimat şart değildir. Özellikle kamu gücünün hiyerarşik yapısında “örtülü talimat” veya “bilinçli körlük” gibi durumlar hukuki sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Yıldız’ın beyanlarındaki “Ekrem İmamoğlu adına Fatih Keleş’in yönlendirmesi” ifadesi, doğrudan irade beyanı olmasa da, siyasi etki ile yönlendirilmiş bir eylemi göstermektedir. Bu durum, TCK m.257 (görevi kötüye kullanma), m.255 ve m.250 açısından İmamoğlu’nun dolaylı sorumluluğunu ortaya çıkarır.
İHALELERİN İŞTİRAK ŞİRKETLERİ ARACILIĞIYLA DEĞIL DE, DOĞRUDAN FEN İŞLERİ VEYA YAPIMCI DAİRELER ÜZERİNDEN VERİLMESİ NE ANLAMA GELİR?
Bu durum, klasik anlamda “arka kapıdan ihale modeli” şeklinde değerlendirilmektedir. Şeffaflıktan uzak bu yöntem, doğrudan temin ve pazarlık usulü gibi esnek kuralların geçerli olduğu yapım daireleri aracılığıyla belirli firmaların avantajlandırılması anlamına gelir. Bu uygulama, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na açıkça aykırı olup, kamu zararı ile beraber zincirleme “ihaleye fesat” suçunu gündeme getirir (TCK m.235).
“BENİM YETKİM YOKTUR” SAVUNMASI HUKUKEN GEÇERLİ Mİ?
Ertan Yıldız’ın doğrudan ihale imzası atmamış olması, onun hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Yargıtay’a göre; etki gücü ile ihale süreçlerine müdahil olan her birey suç ortaklığı kapsamına girer (Yargıtay 5. CD, E.2017/2465 K.2018/4332). Ayrıca, danışmanlık statüsünün getirdiği yetkiler, yürütülen fiili görevle kıyaslandığında daha az önem arz etmemektedir; burada etkili olma durumu temel alınır.
DİLEKÇEDE SIKÇA ADI GEÇEN FATİH KELEŞ’İN HUKUKİ DURUMU NEDİR?
Fatih Keleş’in, İBB Başkanı adına hareket ettiği ve ihale yönlendirmesi yaptığı yönündeki ifadeler, onu hem aracı fail hem de örgütlü suç açısından kritik bir aktör hâline getirmektedir. Eğer bu beyanlar başka delillerle desteklenirse, örgütlü yolsuzluk (TCK m.220 – suç işlemek amacıyla örgüt kurma) kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilir.
ERTAN YILDIZ’IN “ZARARDAKİ ŞİRKETLERİ KAYDA GEÇİRDİM” BEYANI BİR SAVUNMA MIDIR?
Bu ifade, görevi kötüye kullanma suçu açısından geçerli bir savunma oluşturmaz. Kamu zararını önlemekten ziyade, ihale usulsüzlüklerinin örtülü biçimde yürütülmesine işaret etmektedir. Ayrıca, “yararlı sonuç” sağlanması, suç oluşumuna engel teşkil etmez. Yargıtay, kamu kurumlarına fayda sağlansa bile usule aykırı işlemlerin ceza sorumluluğunu doğuracağını belirtmiştir (Yargıtay 5. CD, 2021/10938 E.).
BU İFADE, İMAMOĞLU İÇİN SİYASİ VE HUKUKİ NE TÜR SONUÇLAR DOĞURUR?
Hukuki olarak:
Kamu görevlileri tarafından sistematik şekilde işlenen suçlara dair güçlü şüpheler doğmuştur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca tutuklama, m.161/5 çerçevesinde yetkili savcılığın soruşturmayı genişletme imkânı belirmiştir.
Siyasi olarak:
Bu beyanlar, “şeffaf belediyecilik” iddialarını çürütmekte ve kamuoyunda ciddi bir itibar kaybına yol açmaktadır. Aynı zamanda İBB yönetiminin “partizan kadrolaşma” ve “ihale çetesi” iddialarını da güçlendirmektedir.
BU İFADELERE DAYANARAK HANGİ SUÇ TİPLERİ OLUŞABİLİR?
İhaleye Fesat Karıştırma
m.235- 3 yıldan 7 yıla kadar
Görevi Kötüye Kullanma
m.257- 1 yıldan 3 yıla kadar
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt
m.220- 2 yıldan 6 yıla kadar
Nüfuz Ticareti
m.255- 2 yıldan 5 yıla kadar
Zimmet / Görevi Kötüye Kullanma (örgütlü)
m.247-250 – 5 yıldan 12 yıla kadar