Dünya Mazlumlarını Tanıma ve Koruma: Artık Söz Değil, Eylem Zamanı!

Dünya neyin peşinde? Bu soruyu artık retorikten çıkarıp yanıtlamak gerekiyor. Gazetecilik hayatım boyunca gördüğüm bir gerçek var: zulüm, suskunluğun en iyi arkadaşıdır. Filistin’de, dünyanın dört bir yanında, masum insanların gırtlağına çöken bu suskunluk; uluslararası kurumların bildiriyle yetinmesi, güçlülerin çıkar hesaplarının vicdani refleksi gölgelemesiyle sürdü geliyor.
İnsan yaşamı, kimliğine bakılmaksızın kutsaldır. Doğmak, yaşamak, onurlu ölmek her insanın temel hakkıdır. Bugün buna göz diken politikalar ve pratikler ise insanlığa karşı büyük bir sınavdır.
Bazıları “dünya beşten büyüktür” sloganını bir tercih değil, zorunluluk olarak görüyor. Eğer yerleşik güç ilişkileri, adaleti sağlayamıyorsa; yeni platformlar, yeni ittifaklar ve yeni sorumluluk modelleri kurulmalıdır. Bu fikir, ideolojik bir dalgadan ibaret olamaz — onun arkasında somut hukuki çerçeveler, ekonomik destek mekanizmaları ve hızlı insani yardım koridorları olmalı.
Senaryolara gelince: İnsani krize müdahale etmeyen, adaleti sağlamayan örüntüler zaman içinde gerilimleri derinleştirir. Bazıları bunun sonucunda çatışmanın genişleyeceğini, hatta daha büyük bir paylaşıma dönüşebileceğini düşünebilir. Ancak asıl hedef, bu tür bir felaketi tetiklemek olmamalı; hedef, bu tür felaketleri engelleyecek uluslararası mekanizmaları tesis etmek olmalı.
Bir vizyon öneriyorum: “Dünya Mazlumlarını Tanıma ve Koruma Platformu” — devletler, uluslararası kurumlar, STK’lar ve sivil toplumun ortak çalıştığı; olağanüstü insani krize hızlı cevap veren; sorumlulukları ve yaptırımları netleştiren bir yapı. Lider kim olursa olsun — gücü arkasına alan ülkeler bu platformu desteklediğinde, küresel vicdanın sesi daha güçlü olur. Bu, yalnızca bir liderin zaferi değil, insanlığın kazanımı olur.
Son söz: Susmak suça ortak olmaktır. Ama aynı zamanda, sadece haykırmak da yeterli değildir; örgütlenmek, hukuku işler kılmak ve koridorları, yardım hatlarını, bağımsız denetimleri kurmak gerekir. Dünya susuyorsa, biz konuşur, örgütlenir ve koruruz. Çünkü insan yaşamının her saniyesi değerlidir.
Haluk GİRTİ