“Kefaletle Aklanma Değil, Adaletle Hesaplaşma Zamanı”
Haluk GİRTİ
Türkiye’de siyaset ile yargının iç içe geçtiği, halkın ise gerçeğe ulaşmakta zorlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Söz konusu yolsuzluk olduğunda, ne yazık ki herkesin ilk refleksi adaleti savunmak değil, kendi mahallesinden olanı korumak oluyor. Oysa gerçek bir hukuk devleti için önce vicdan, sonra delil konuşmalıdır.
Bugün Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden soruşturmalar, sadece bir belediye başkanının şahsi meselesi değil; Türkiye’de yerel yönetimlerin nasıl denetlendiğinin, hesap verilebilirliğin ve kamu vicdanının sınavıdır. Belgeler ortada, gizli tanık ifadeleri dosyalarda, şaibeli imar kararları sahada gözle görünür haldeyken; asıl sorgulanması gereken şu:
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, neye dayanarak ve hangi hakla “sonsuz kefilim” diyebiliyor?
**
Kefil Olmak, Gerçeği Örter mi?
**
Kefillik, siyasetin duygusal diliyle yargının somut gerçekleri arasında kurulan tehlikeli bir köprüdür. Yargının süreci devam ederken, hiçbir siyasetçinin kalkıp da “bu kişi suçsuzdur” demesi, aslında mahkemeye dolaylı müdahaledir. Peki ya yarın belgeler kamuoyuna açıklandığında ve kamuoyu bu kez kendisi hüküm verdiğinde, o kefalet sözü kime ne kazandıracak?
Unutulmamalıdır ki, bugünün suskunluğu, yarının büyük çöküşlerini hazırlayan en etkili zemin olabilir.
**
Bir Soru da CHP’ye: “Siz Gerçekten Değiştiniz mi?”
**
İktidarı yıllardır “parti devleti” olmakla suçlayan CHP, aynı refleksi kendi içinde üretmeye başladıysa burada bir samimiyet testine ihtiyaç var demektir.
Eğer “bizim başkanımıza dokunamazsınız” anlayışı yargının önüne geçirilirse, bunun adı muhalefet değil; sadece pozisyon değişmiş bir iktidar anlayışıdır.
**
Büyükçekmece’de Belgeler Konuşuyor, Siyaset Susuyor
**
Bizler, Büyükçekmece’de yaşanan yolsuzlukları, kıyı talanlarını, tarım alanlarının nasıl milyonluk rant projelerine çevrildiğini belgeleriyle ortaya koyduk.
Soruyorum:
-
Bu kadar delil ortadayken neden hiçbir bakanlık harekete geçmiyor?
-
Kamu zararı oluştuğu açık olan dosyalarda neden savcılık süreci işletilmiyor?
-
Sayın Cumhurbaşkanı’na açık çağrımız neden cevapsız kalıyor?
**
Adaletin Yerini Aidiyet Alırsa…
**
Türkiye, artık şuna karar vermelidir:
Biz adaleti mi savunacağız, yoksa sadakatleri mi?
Kişilere duyulan sevgi, hakikatin üzerini örttüğünde; ne adalet kalır, ne de toplumun devlete olan inancı.
CHP eğer gerçekten “yeni bir siyaset” vadediyorsa; en başta kendi içindeki sorunlara şeffaflıkla bakmak zorundadır.
Kefil değil, denetleyen; sahip çıkan değil, hesap soran bir anlayışla hareket etmelidir.
**
Son Sözüm Şudur:
**
Sayın Özgür Özel, siz Ekrem İmamoğlu’na sonsuz kefil olabilirsiniz.
Ama biz de halka, gerçeğe ve belgelere sonsuz sadakatle bağlıyız.
Bu ülke, şahısların değil, hukukun kefaletiyle ayağa kalkacaktır.
Buda böyle biline…