Bir Günlük Gelirle Önlenirdi: Daha Kaç Can Yanacak?

Değerli dostlar, bu ülkede bazı gerçekler var ki görmezden gelindikçe acılar büyüyor. Geçtiğimiz yıllarda Bolu’da yaşanan o otel faciasını hatırlıyorsunuz… İnsanlarımız göz göre göre cayır, cayır yanarak can verdi. Oysa bir otelin sadece bir günlük geliri ile alınabilecek önlemlerle bu facia önlenebilirdi. Yangına dayanıklı kapılar, duman sızdırmaz şaftlar, alarm ve aydınlatma sistemleri, hatta yangına dayanıklı boya… Bunların hepsi mümkündü. Ama yapılmadı! Çünkü bazıları için para her şeyden değerliydi, insan hayatı hariç.
Şimdi devlet, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” ile otellerden hastanelere kadar tüm tesislere sert bir uyarı gönderiyor:
-
Oda kapıları 30 dakika, şaft kapıları 90 dakika yangına dayanıklı olacak.
-
Kaçış yolları açık ve sürekli aydınlatılmış olacak.
-
Alarm ve algılama sistemleri kesintisiz çalışır durumda olacak.
-
Denetimler düzenli yapılacak, eksik kalanlar ceza ödeyecek, gerekirse ruhsatı iptal edilecek.
Güzel de… Bu ülkede denetimler gerçekten yapılacak mı? Eksikler üç ayda giderilmezse gerçekten kapılar mühürlenecek mi? Yoksa her zamanki gibi “bir şey olmaz” diyerek milletin canı mı hiçe sayılacak?
Bakın dostlar, buradan açıkça söylüyorum:
Bir otel sahibinin ya da bir hastane yöneticisinin görevi yalnızca kâr etmek değildir. Asıl görevleri insanların hayatını korumaktır.
Saraylarda milyonlarca lira harcanırken, konvoylarda yüzlerce araç gezerken, milletin sırtından lüks yaşanırken, neden aynı hassasiyet vatandaşın can güvenliğine gösterilmiyor? Bir yangın çıktığında sadece insanlar değil, bu ülkenin vicdanı da yanıyor.
Artık yeter! Bu işte ihmali olan kim varsa sorumludur. Otel sahipleri, hastane yöneticileri, yerel yönetimler, bakanlıklar… Hepinizin boynunda bu milletin ahı var.
Benim çağrım nettir:
Yangın güvenliği lüks değil, mecburiyettir. Bu ülkenin bir daha Bolu gibi acılar yaşamaya tahammülü yok. Önlem almak isteyenler için yarın değil, bugün harekete geçme günüdür.
Ve son sözüm de şu:
Ey yöneticiler, ey iş insanları! İnsanların canı üzerinden kâr etmeyi bırakın. Bir gün gelecek, sizin de hesap vereceğiniz gün kapınızı çalacak. O gün geldiğinde ne sarayınız, ne koltuğunuz, ne de servetiniz sizi kurtaracak.