Trump – Erdoğan Görüşmesi: Dostluk mu, Tuzağın İlk Adımı mı?

AB toplantısı sona erdi. Birçok ülkenin yanı sıra İsrail’in de katıldığı bu zirvede ilginç enstantaneler yaşandı. Fakat bana göre en dikkat çekeni, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında yaşanan davranış biçimleriydi.
Trump’ın, Erdoğan’a yardımcı olur gibi görünerek koltuğunu altından çekmesi, bana farklı mesajlar verdi. Sanki “Senin koltuğun benim elimde. İster altından alırım, ister yerine koyarım. Aklını başına al ve benim dediklerimi uygula” der gibiydi. Bu sözsüz mesajın altında; enerji anlaşmaları, nükleer pazarlıklar ve daha fazlası yatıyor olabilir.
Bana göre bu sahneler Trump’ın Erdoğan’a duyduğu sevgiyi değil, çıkar odaklı ilişkilerin işaretini veriyor. Hele ki görüşmeden önce Trump’ın oğlunun gelip Erdoğan ile buluşması, işin farklı bir boyutu olduğunun göstergesi. Bu ilişkilerin ardında ciddi bir “plan” olduğu kanaatindeyim.
Trump’ın Türk heyetine yönelik sözleri de dikkat çekiciydi. “Aslında bu ekibi sevmiyorum ama takdir ediyorum” derken hem şaka yaptı hem de iğneleyici mesajlar verdi. Dahası, basın toplantısında Erdoğan için “Seçim hilelerini iyi bilir” demesi, bence üzerinde durulması gereken asıl detay.
Şimdi, bazıları bu görüşmeleri “Türkiye Türkiye olalı böyle saygı görmedi” diye yorumlayabilir. Ama şunu unutmayalım: Devletler birbirine ne sevgiyle ne de gönül bağıyla yaklaşır. Hele ki günümüzün uluslararası ilişkilerinde. Her dostane sözün ardında çıkar, her tebessümün ardında hesap vardır.
Kısacası, Trump’ın tavırları bana yapmacık geldi. Hani derler ya, “Köprüyü geçene kadar dayı diyelim.” Trump’ın da Erdoğan’a yaklaşımı bundan ibaret. Bu işin adı dostluk değil, olsa olsa stratejik bir tuzak olabilir.
Yazımı şu sözle bitirmek istiyorum:
Gavurda kuyruk acısı varken, bizde de evlat acısı bu düşmanlık hiç bitmez. Dostluk dediğin acıları paylaşarak olur. Bu tabloda ise bana göre sadece çıkarlar, uyarılar ve gelecekteki pazarlıkların sinyalleri var. Yarın bir gün yine bizim başkan “kandırıldık” denirse, kimse şaşırmasın.