Türkiye’de Yasalar Neden Çiğneniyor?
Türkiye’de yasalara uyum sorunu uzun yıllardır gündemden düşmeyen bir konu. Peki, neden bu kadar çok insan yasaları ihlal ediyor? Bu soruya yanıt ararken, meseleyi sadece bireysel ahlak eksikliğiyle açıklamak yetersiz kalır. Asıl mesele, toplumun adalet sistemine olan güveni ve hukukun uygulanış biçiminde saklı.
Birincisi, cezasızlık algısı toplumda kök salmış durumda. Hukukun üstünlüğü ilkesinin zayıfladığı yerlerde, yasaları çiğnemenin sonuçsuz kalacağı düşüncesi güçlenir. İnsanlar, özellikle de nüfuzlu kişiler, suç işlediklerinde adil bir şekilde yargılanmayacaklarına inanırlarsa, kuralları çiğnemekte sakınca görmezler. Bu durum, “Bana bir şey olmaz” anlayışını besler ve sıradan vatandaşlara da kötü örnek olur.
İkincisi, adalet mekanizmasının yavaş ve bazen taraflı işlemesi güven bunalımına yol açar. Yıllarca süren davalar, sonuçlanmayan soruşturmalar, üstü kapatılan yolsuzluk dosyaları toplumun hukuka olan inancını sarsar. Bir ülkede yasalar adil ve eşit şekilde uygulanmıyorsa, insanlar kendi çıkarlarını korumak için kuralları esnetme yoluna gidebilirler.
Bir diğer faktör ise eğitim ve toplumsal bilinç eksikliği. Yasaların yalnızca cezalandırıcı değil, toplumsal düzeni koruyucu işlevi olduğunun anlatılmaması, bireylerin hukuku bir engel olarak görmesine sebep olur. Yasaların kişisel özgürlükleri kısıtlamak için değil, herkesin hakkını korumak için var olduğu bilinci toplumda yeterince yerleşmiş değil.
Son olarak, liyakatsizliğin ve siyasi bağlantıların hukukun önüne geçtiği bir ortamda, insanlar haklı olmaktan ziyade güçlü olmanın peşine düşüyorlar. Adaletin güçlülerin yanında olduğu algısı, kuralların çiğnenmesini sıradanlaştırıyor.
Peki çözüm ne? Öncelikle adalet sisteminin bağımsızlığı yeniden tesis edilmeli ve cezasızlık kültürü ortadan kaldırılmalı. Hukukun herkese eşit şekilde uygulanacağına dair toplumda güven inşa edilmeden, yasaları çiğnemek alışkanlık olmaktan çıkmaz. Eğitim sisteminde hukukun rolü ve toplumdaki yeri doğru bir şekilde anlatılmalı, bireylerin yasalara olan saygısı artırılmalıdır.
Unutulmamalı ki, hukuk olmadan adalet; adalet olmadan ise özgürlük sürdürülemez. Toplumsal düzenin temel taşı olan yasaları korumak hepimizin sorumluluğudur.