Uzun Adam ve Bitmeyen Proje…

Nasıl bir güçtür ki anlamakta zorlanıyor insan… İktidara geldiği günden beri bileğini bükemediği, devirmediği kimse kalmadı. “Uzun Adam” dediler, “Reis” dediler, “Padişah” dediler, “Diktatör” dediler. Söylenmedik lakap bırakmadılar. Ama bana sorarsanız, bu uzun adam bir “Baron”, bu yüzden de anlatılmaz; yaşanır.
Ben bir gazeteci olarak ömrümün çeyrek asrını bu iktidarla yaşadım. O, iktidara gelir gelmez “eski Türkiye”yi bitirdi, “yeni Türkiye”yi inşa etti. Ve bu inşaatın ilk harcını da medya üzerinden attı. Eski çığırtkan medya susturuldu, doğruları yazan kalemler sindirildi, yerine tek sesli ve özgür olmayan bir medya düzeni kuruldu.
Bu işin ilk perdesi Cem Uzan ile açıldı. Bir zamanların medya kralıydı; serveti, televizyonları, gazeteleri vardı. Önce aklını aldı, sonra servetini… Ardından da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. O gidiş, sadece Uzan’ın gidişi değildi; tüm medya dünyasına verilmiş bir gözdağıydı. “Benim karşıma çıkarsanız sonunuz böyle olur” mesajıydı. Ve herkes hizaya geçti.
Bugün dönüp bakın: Nerede eski Arena? Nerede Objektif, Nerede A Takımı? Nerede Deşifre? Nerede o cesur gazeteciler? Kimisi toprağın altında, kimisi yaşayan ölüye dönmüş halde… Hepsi susturuldu. Bu büyük bir projeydi ve başına getirilen adam kendini ve ailesini saraylarda yaşatırken, halka düşen sömürü ve sefalet oldu.
Önce karşı çıkan siyasetçiler bile zamanla bu projeye dahil oldu. Çünkü bu düzende ya “itaat” edilecekti ya da “imha” olunacaktı. Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti. Başkanlık sistemiyle birlikte artık yeni bir Türkiye var. Ama bu, milletin değil; bir avuç seçkinin Türkiye’si.
Bugün tablo ortada: Millet borç batağında, milyonlar evsiz barksız, sağlık çökmüş, eğitim bitmiş. Savunma sanayi diye halka gaz veriyorlar. Bir AKP milletvekilinin Çin’den savunma sanayi için alınan çelik yelekler kurşun geçiriyor, dronlar uçmuyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil, belli olan tek şey var: Hükümete yakın olan kazanıyor, hem de katbekat.
Ve halk? O hep kaybediyor.
Ama şunu unutmasınlar: Görünen köy kılavuz istemez. Bu devran böyle sürmez. Millet sabrediyor belki ama sabır da bir gün taşar. İşte o gün geldiğinde, bu milletin önünde kimse duramayacak. Çünkü tarih bize hep şunu gösterdi: Zulümle abad olunmaz.
Birilerinin sonu geldi ama kimin? Ya milletin yada devletin yada bizi sözde yönetenlerin…
Filmin sonuna geldik beyler… Ve bu finalde kimse, yaşattığını yaşamadan ölmeyecek.