Napıyonuz la Yüce Türk Budunu?

Hayvan severlik işini abarttım sanki, Martı gördüm mü beslemeden geçemiyorum.
İzleyenler hatırlamıştır bilem; Yüzüklerin efendisinin sonunda dikkat ettiyseniz “kardeşlik” üyesi kimse Sam’in düğününe gelmedi. Ne Legolas ne Gimli ne de Aragorn. Çok afedersiniz sıçarım böyle kardeşliğe ben, Aragorn kral oldun götün mü kalktı çok mu zor gelip efendi gibi bi çeyrek takıp pastanı yiyip gitmek. Davet mi edilmediler acaba. Öyle bile olsa insan en yakınlarına davetiye yazmaz zaten. Yine şerefsizlik aynı kişilerde. Görüyorsunuz herkes kendini kurtardı olan en öndekilere oldu. Görümcem çok haklıymış.
Ben Nazım gibi sevseydim buna aşk derlerdi. Ben Atsız gibi sevdim, bunun adı ise yangın oldu. Görümcem çok haklıymış.
Her şeye rağmen kendimizi yaktık…
Herkesin işine yaradığın kadar iyisin şu hayatta!
Şimdi size Van Gogh’un 1890 yılında (kulağını kestikten 2 sene sonra) çizdiği “Tutuklular Çemberi” tablosunda gizlenmiş mesajlara ulaştınız mı diycem; eminim hepiniz çok biliyorsunuz ya, Van Gogh’dan bi habersinizdir. Neyse evet! Van Gogh’un ta kendisi işte. Kendisini bu voltanın tam merkezine yerleştirerek kasvetli bir kısır döngünün ortasında her şeyi anlayan, ancak hiçbir şeyi değiştiremeyen yalnız, üzgün bir mahkum, olarak tasvir etmiştir. Sıkılmıştır hayattan, intihar yolunda ağır aksak yürürken. Bu tabloyu yaptıktan kısa bir süre sonra göğsüne sıktığı bir kurşunla yaşamına son verdi. O, şu an dünyada en çok bilinen ressamlardan biri olsa da, yaşamı boyunca sadece bir tablosunu satabilmişti.
(O da oldukça ucuz bir fiyata falan işte.)
Ressamımız intiharının hemen öncesinde kardeşine yazdığı mektuplarda (Theo’ya Mektuplar) olarak derlenmiştir saha sonra; belki de içinde bulunduğu durumu çok net tasvir etmişti;
“Dayanamıyorum artık Theo, yaşamın ağırlığına daha fazla dayanamıyorum. Unutmaya çalışıyorum, daha çok resim yaparak unutmaya çalışıyorum ama olmuyor. Kulağımdaki çığlıklara karşı koyamıyorum. Kendime zarar vermekten çok korkuyorum..”
Van Gogh, intihar ettiğinde 37 yaşındaydı. Ve bu tablosunda da tam 37 tane adam vardı. Bu planladığı bir şey miydi bilinmez ama yaşadığı her bir seneyi zindanda geçirmiş gibi hisseden birisi için oldukça ilginç bir mesajdı kuşkusuz. Yani demem o ki sizi ne sıkıyorsa uzaklaşın, bunun adı evlilik olur, arkadaşlık olur, akrabalık olur, iş olur, olur da olur. Siktir edin her şeyi, siz olmadıktan sonra sizden sonra konulan sıfırın hiç bir değeri yoktur. Hayırlı Pazar’lar cemaat…
A4 kağıdına zam gelmiş olabilir ama fotokopi halen 10 kuruş. Gideriz 100lü A4 alıp fotokopi çektiririz, 200 tane A4 olur. Olm ben maliye bakanı olacak adamım ama yanlış aileye damat olmuşum. İyi hadi neyse hava serin, mevzu derin. Benim en güzel yerim, kahverengi gözlerim. Oldu o zaman ben kaçtım kib by…
Rabbim ben ve alayınızın hayatında ki eksiklikleri tez zamanda doldursın
Direnin ey insanlar, hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…
Unutmadan; Cesaret bulaşıcıdır…
10 kuruşluk pul ve imza…
“Okuyucular üzülmesin, çünkü; Bozkurtlar dirilecektir.”
Mehmet SAATÇİ